AYNI SUDA YIKANMAK

  • 6.06.2011 00:00

Efesli filozof Herakleitos ( MÖ 535-475 ) aynı nehirde iki kere yıkanılmaz der. Çünkü ilk yıkanmadan sonra o ırmaktan çok sular akmıştır ve o artık aynı ırmak değildir. Bununla beraber yıkanan kişi de artık ilk seferindeki kişi değildir; yeni birisidir.
Antik Yunan’da değişimin zorunluluğuna yapılan bu felsefi vurgu zamanla maddenin, toplumun ve düşüncenin değişeceğine ve yeni formlara dönüşeceğine dair önermeleri içeren kompleks felsefi düşünceler ile siyasi hareketleri ortaya çıkarmıştır.
18. yüzyılın düşünce akımları ile toplumsal devrimlerinin temelinde yatan şey, tam da bu değişimin ruhunu yakalama ve ona uygun siyasal projeler hazırlama çabalarından ibaretti.
Geç ortaçağın dinsel reform hareketlerinden yoksul köylü isyanlarına, vahşi kapitalizmin ucuz emek sömürüsüne karşı ‘makine kırmak’tan sosyalist devrimler yapmaya kadar her şey ancak
toplumsal yapıdaki bu değişimi anlama, tanımlama ve ona uygun etraflı program ile eylemler hazırlama çabaları olarak süregeldi.
Düşünceler, eylemler, sınıflar, devrimler ve külliyen siyaset bilimi; değişimin ortaya çıkardığı yeni duruma uygun siyasal pozisyon edinmiş kesimlerin zaferiyle birlikte, değişime direnen ve onun dayattığı taleplere karşı ‘yeni’yi üretemeyenlerin açık bir yenilgisine dönüşerek sürdürdü tarih yolculuğunu.
İnsan soyunun tarih içindeki serüveni bir şeyi çok açık ortaya çıkarmıştı; değişim kaçınılmazdı ve ancak ‘değişemeyenler’ yenilirdi.
Deniz Baykal CHP’si Türkiye toplumunun değişim taleplerini görememek ve ona uygun politika üretememekten mustaripti.
Toplumsal değişimin ihtiyaçlarına denk düşen siyaseti üretmek yerine, ona karşı duran statükoculuğuyla birlikte yitip gitti Baykal.
Ama Kılıçdaroğlu CHP’si öyle değil.
Baykal’ın görmediği yoksulları fark etmiş gözüküyor Kılıçdaroğlu.
Yoksulluk sigortası ve yoksul ev kadınlarına aylık 600 lira sözünün CHP’nin seçmen kitlesinde bir artışa yol açtığı muhakkak.
Askerlik süresinin kısaltılması ve askerlik hizmetini kolaylaştıran projenin kendisi de CHP’nin, gençlerin temel sorunlarından birine ve belki de en önemlisine karşı reformist bir çözümü olarak değerlendirilebilir.
Ömrünün en verimli çağında sosyal ve iktisadi hayattan kopartılan gençlerin geleceğe dönük beklenti ve kariyerlerine ket vurmaktan vazgeçen bir ara yol öneriyor yeni CHP.
Yeni CHP lideri Kürt sorununda çözümü telaffuz ediyor.
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümünde en önemli açmazlardan olan Bölgesel özerklik modelini sadece dillendirmiyor, Başbakan Erdoğan’ın şerh koyarak imzalamadığı AB Özerklik Şartı’nı imzalama sözü de veriyor.
CHP’nin yeni lideri siyasi aftan, yeni anayasadan, ana dil öğretiminden, barışı getirmekten; bunun için gereken bedeli ödemekten çekinmediğinden söz ediyor.
Türkiye değişiyor ve Kılıçdaroğlu değişen Türkiye’nin değişim özlemini karşılayacak bir lider profili çiziyor.
CHP’nin tarihine, seküler parti programına, bünyede tuttuğu Ergenekon virüsüne rağmen Kılıçdaroğlu, büyük bir değişim sürecini yönetmek iddiasını taşıyor.
Aynı şeyi Başbakan için söylemek maalesef imkânsız.
Başbakan değişime direniyor adeta…
Her yeni gün üslubu daha da sertleşiyor ve dili bir türlü barış dili olamıyor.
BDP’ye terör örgütü dediğinde dilinin sürçmüş olduğunu düşünüyorsunuz, fakat O bunu son günlerde hep ve ısrarla söylüyor.
BDP’nin tıpkı kendi partisi gibi yasal haklarla kurulduğunu bile bile bu partiye terör örgütü diyebiliyor.
Polisin sıktığı biber gazından etkilenerek ölen bir protestocu için ‘’Biri kalp krizinden ölmüş. Kimliğini bilmiyorum, üzerinde durma gereği de duymuyorum’’ diyebiliyor.
Polis panzerine çıkan bir bayan protestocuya ‘’ Kız mıydı kadın mıydı bilmem’’ demekle çirkin bir imâda bulunabiliyor Başbakan.
Herkesin kendisinden özgürlük, demokratik haklar ve yeni anayasanın ipuçlarına dair sözler beklediği seçim arefesinde Başbakan makul değil ‘çılgın’ projelerden bahsediyor.
2023 Türkiye’sinin bilmem ne kadar büyük bir ekonomi olacağı, ne kadar çok bölünmüş yolumuzun ve hızlı trenlerimizin olacağını bizlere ezberleten Başbakan, ne kadar demokratik bir ülke olacağımızdan dem vurmuyor.
2023 Türkiye’sinde hâlâ kardeş kardeşi öldürecek mi, analar ağlayacak mı bu bilinmiyor.
Ve Başbakan’ın AKP’si her geçen gün daha fazla MHP’lileşiyor…
Değişim, zamanın ruhunu görebilenlerin eliyle gelebilir bu ülkeye.
Demokratik bir anayasadan el çeken bir Başbakan zamanın ruhuna kördür ancak.
Seçim mitinglerinde barışın dilini kullanmayan Başbakan’ın demokratik bir anayasa yapması mümkün değil. Başbakan, herkesin kendisine düşman olduğunu imâ eden bir paranoyadan kurtulamadıkça, duble yollar ve hızlı trenlerle barış ve kardeşliği tesis edemeyeceğini anlamalı artık.
Hakeza buzdolabı, kömür ve makarna ile de kardeş olunamayacağını…
Seçimlere hepi topu bir hafta kaldı.
Kılıçdaroğlu’nun yeni partisi söylem düzeyinde de olsa CHP’nin ulusalcı yanlarının törpülenerek sosyal-demokrat bir niteliğe dönüşmeye çalışıldığını gösterirken; Başbakan’ın AKP’si tam aksine statükodan ve polis devletinden yana tavır alıyor.
Değişimin tarihi, uygarlık tekerini geriye çevirmeye çalışan beyhude çabaların hazin öyküleriyle doludur. AK Parti bunlardan olmasın.
Aynı nehirde iki kere yıkanamazsınız.
Nehir değişmiştir çünkü…

 

 

 


 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums