Başta IMF olmak üzere, Dünya Bankası ve OEDC Türkiye ekonomisi büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettiler. Böylece IMF ve Dünya Bankası, Türkiye için 2014 büyüme beklentisini, yüzde 3,5’tan yüzde 2,4’e,OECD ise yüzde 3,8’den yüzde 2,8’e indirdi.

Tabii bu aşağı yönlü revizyonda, hükümetin “makro ihtiyati tedbirlerinin” etkisinin olduğunu belirtmek gerekiyor. Çünkü kredi kartları, tüketici ve konut kredilerine taksit sınırlaması ile vadeli alımlarda peşinat artışı türünden tüketimi azaltıcı yeni önlemlerin Şubat 2014’te yürürlüğe girmesi, büyüme tahmininin tutmayacağı düşüncesine neden oldu.

Peki, niye yaptık bu kısa açıklamayı?

Şundan yaptık; çünkü uluslararası kuruluşların dikkate almadığı bir değişken var Türkiye ekonomisinde. Bu değişken yükselen enflasyon oluyor. Nisan ayında yıllık enflasyonun yüzde 9,38’e yükseldiğini hemen hatırlatalım. Ve enflasyonun haziran ayına kadar yükseleceği, hatta çift haneyi göreceği tahmin ediliyor. Bazıları bu hızlı genel fiyat artışının maliyet enflasyonu olduğunu, döviz kurlarındaki yükselmeden kaynaklandığını, dolayısıyla diğer mal ve hizmet fiyatlarına etkisinin (transmission mechanism) devam edeceğini söylüyorlar.

O hâlde enflasyonda yükselme beklentisi var, diyebiliriz. Bunun maliyet ya da talep enflasyonu olması önemli değil bu noktada. Çünkü enflasyonun yükseleceği beklentisi para tutmanın maliyetini çoğalttığından, insanlar, paralarını fiyatlar artacak düşüncesiyle dayanıklı mal ve gayrimenkule yöneltirler. İşte bu nedenle artan harcamalar büyümeyi destekler. Tabii bu arada döviz kurlarının rekabetçi hâle gelmesi de ihracatı destekleyeceğinden yine üretimi çoğaltır. Zaten ilk dört aylık ekonomik veriler bu tespitimizi doğruyor.

Niye doğruluyor?

Çünkü makro ihtiyati tedbirlere rağmen konut fiyatları Türkiye genelinde ocak ve şubat aylarında sırasıyla yüzde 13,45 ve yüzde 12,96 oranında arttı. Ve imalat sanayi üretim endeksi mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,2 oranında çoğaldı. Yine imalat sanayi kapasite kullanım oranları bu yılın ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık bir puan yukarıda seyrediyor. Bu arada tüketici güven endeksi nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 7,9 oranında artarak 78,5 oldu. Yine genel ekonomik durum beklenti endeksi mart ayında 95,9’dan nisan ayında 107’ye yükseldi. Unutmadan ihracatın bu yılın ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,5 oranında arttığını hatırlatalım. O hâlde veriler pek de olumsuz değil.

Anlayacağınız, Türkiye, bu yıl yüzde 4 oranındaki hedef büyüme hızını tutturabilir.

Çünkü fiyatların yükseleceği beklentisi mal talebini çoğaltıyor, dolayısıyla üretim artıyor ve büyüme hızlanıyor. O hâlde uluslararası kuruluşların, bu ülkenin büyüme hızı tahminlerini azaltırken piyasalardaki gelişmelerden pek de haberdar olmadıklarını, söylemekte fayda var.

suleymanyasar26@gmail.com