Kahramanlar ve körler

  • 30.08.2018 00:00

İnsan hakîkaten de çok şaşırtıcı bir varlık. Varoluşunun başından beri tabiatla başı dertte. Diğer canlı varlıkların tersine tabiatın bir parçası olmak yerine, onu kendi denetimi altına almaya odaklanmış vaziyette. Dünyâ veya medeniyet-nasıl tarif ederseniz öyle olsun- içi insan tarafından doldurulan, tabiatı da içeren; lâkin nihayetinde tabiatın dışındaki varoluş alanları.. Mesele; bu alanların insana sağladığı kolaylıkların yanısıra, doğurduğu zorluklar.

Kendi tasarruflarının kendisine ayakbağı çıkardığı başka bir canlı türü herhâlde yoktur. Bu dünyâdaki eylemelerimize bakıyorum da ; belli bir meseleyi çözmek; bir şeyleri düzene sokmak adına yapılmış ne var ki , bize bir başka mesele veyâ katlamalı olarak söyleyelim; “meseleler” olarak geri dönmemiş olsun? Bilim ve teknoloji, çözdüğü mesele kadar , belki de ondan daha fazla meseleye yol açmadı mı? Akademi, cehâleti ortadan kaldırmak için ihdas edildi; ama geldiği aşamada cehaletin diplomalandırılması gibi bir meseleyi akademi dışında nerede arayacağız? Sayısız adâletsizlik bizzat adâlet dağıtımı sırasında yaşanmıyor mu?

Gâliba çok ciddî manâda, insanlığın aktifleri ve pasifleri, kazançları ve kayıpları (mâliyetleri) hususunda ciddî bir muhasebeleştirmeye ihtiyaç var. Meselâ tıp böyle bir envanter çıkarabilir mi? Kaç hastalığı tedâvi etti? Buna mukâbil kaç hastalığa doğrudan veyâ dolaylı sebep oldu? Meselâ , artık ne işe yaradığı belli olmayan bir BM, son bir gayretle bu işi yapabilir. Ama, son zamanlarda bu tarz bir muhasebeleştirmenin, yapılsa da pratik bir etkisinin olamayacağını düşünmeye başladım. Tutalım ki kazandıklarımız kaybettiklerimiz karşısında bir “fazla” verdi veya kaybettiklerimizle başabaş çıktı. Evet bu durumda nerede kalmıştık deyip, “devâm” edebiliriz. Pekiyi tersi olursa, “tamam” diyebilecek miyiz? Desek ne olacak? Sonrasını bilen var mı?

Görebildiğim, alelâdeliğin (konvansiyonellik) baskın hâle gelmesidir. Bu, biraz da kültürel manada hipermetropi veyâ miyopi gibi tezâhür ediyor. Ne uzağı; ne de yakını görebiliyoruz. Tuhaflık, bu mâlûliyetin fizikî değil keyfî olmasıdır. Uzağı ve yakını görmek istemediğimiz için görmüyoruz. Bu isteksizlik o kadar kök salmış ki; gözümüze sokulsa da görmüyoruz.. Körlük; ama tuhaf bir körlük bu.. Görme kaabiliyetindeki eksiklikten neşet etmiyor. Görmek ve görmezden gelmek arasındaki geçişlerin rejimindeki değişimden temelleniyor. Bu ikisi arasındaki geçişler belki de ilk defâ bu derecede hızlandı..Görme eyleminin duygusal bir boşluğa düşmesi ; uyarıcı ve harekete geçirici etkilerinin dağılması da denilebilir buna .

Birşeyleri görmezden gelmek ,iki zıt durumla; ya yukarıda işâret edilmeye çalışılan “tuhaf bir “körlük” veya “trajik hâl” ile açıklanabilir. İlki edilgenliğe, ikincisi ise tam tersine etkinliğe taşır bizi. İlki; alışkanlıklar, korku , itaât gibi duygularla temellenen bir “aleladelik”; ikincisi ise düpedüz kahramanlıktır. Ama süreç, bir aşamaya kadar aynıdır. Meselâ, suyu çalan Sysiphos veyâ ışığı (ateşi) çalan Prometeus, kendileri açısından neticenin ne olduğunu biliyor, “ama daha yüce bir amaç için gözlerini karartıyorlardı”. Buradaki ortak payda gözlerin karar(tıl)ması; bâzı mâliyetleri görmezden gelmek; ihmâl etmektir... Elbette, alelâde insanların “tuhaf körlüğü” ekseriya kendi rahatları içindir. Yegâne semeresi ise rutinlerdir. Lâkin kahramanlar, “başkaları için” kendi özge canlarından bile vazgeçerler ve “aykırı” ve “aşkın” işlere soyunurlar. Ne kadar paradoksal da olsa, bu bize “körlerin” ve “kahramanların” kaderinin ; belki bir anlığına veyâ bir noktada kesiştiği gerçeğini ıskalatmamalıdır..

Bir şey dikkâtinizi çekiyor mu, bilmiyorum; pek çok şey gibi “kahramanlık” da alabildiğine ucuzladı. Nehre düşen bir köpeği kurtaran itfaiye erinin yaptığı elbette takdire şayandır ve küçümsenemez; ama ona kahraman sıfatını vermek biraz da bu ucuzlamanın göstergesi değil midir? Evet, kahramansız bir dünyada yol alıyoruz. Bâzıları için bu durum sıhhatli de sayılabilir. Brecht “kahraman arayan toplumlara yuh olsun” diyordu. Bu görüşün haklı tarafları da vardır. Ama kahramanlığın manâsını kaybettiği, ucuzladığı bir dünyâda yaşıyor olmak acaba çok mu matahtır? Ben yer yer katılsam da , pek Brecht gibi düşünmüyorum. Kahramanlıkların prim yaptığı bir dünyâ , insanlığın mâzisi, hâl-i hazırı ve istikbâli halkında muhasebe yapmaya yatkın ve istekli olduğuna işâret eder. Kahraman, daha büyük bir muhasebe adına; kendisini muhasebesizleştiren bir figürdür. Alelade ise küçük dünyâsının küçük muhasebelerine tutunur; büyük muhasebelere ise alık alık bakar. Kahramansızlaştırılmış veyâ kahramanlığın maytap gösterilerine dönüştüğü ; alelâdelikle buluştuğu bir dünyâda trajik durum kaybeder…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums