Siyasetten soğumak

  • 18.06.2018 00:00

 Bâzen gerçekten de Frenk dillerinden gelen bir kavrama Türkçe karşılık bulmak zor, hatta imkânsız olabiliyor. O zaman da mecbûren Frenkçe tâbirleri kullanabiliyoruz. Ama pratik içinde bu durum başka şeylere de dönüşebiliyor. Meselâ bu memlekette bir şeylerin Frenkçesini söylemek, söylenene, bilimsellik, yâni “ciddiyet” ve “derinlik” gibi marjinal bir dizi değer katıyor. Dahası da var: Bir yüzeyselliği örtmek ve ona sun’i bir derinlik katmak; bilimsel olmayan bir şeyi bilimsel göstermek için Frenkçe kavramlara müracaat etmek yetiyor. Dînî meselelerde ise bu işi Frenkçe yerine Arapça görüyor. Hâsılı bir dil hokus pokusuyla en olmayacak şeyleri bile oldurabilirsiniz. Depolitizasyon kavramı da benzer bir izlenim doğuruyor. Buna “siyâsetten soğumak” veyâ “siyâseten soğumak” desek, sanki olmayacak. Bu dil kompleksi meselesi çok mühim; ama başka bir yazının konusu. Biz yine bu siyâsetten soğuma meselesine dönelim.

Siyâsete ısınmak ve siyâsetten soğumak , zıt kutuplar gibi görülse de, aslında birbirini emziren iki süreçtir. Siyâsete ısınmak ; siyâsetten belki de gereğinden fazla; meselâ dünyânın kurtulması; cennetin tesisi gibi şeyler beklemek gibi tuhaf zirveler yaptırır insanlara. Bu, nihâyetinde bir yanılsamadır ve her yanılsama gibi neticesi tabiî ki hüsran olur. Bu defâ da “siyâsetten soğumak” dediğimiz süreç başlar.

Dış müdahâleler de siyâsetten soğumaya hizmet eder. Ama bu dış tesirlerin payını çok da abartmamak yanlısıyım. Meselâ “12 Eylül Türkiye’de depolitizasyon doğurdu” demek yanlış olmasa da abartılı bir hüküm gibi görünür bana. Evet, 12 Eylül zihniyeti milleti tekmil câhil neferlerden meydana gelen bir kıt’a gibi görüyordu. Darbecilerin sık sık dillendirdiği bir şey vardı: Özgürlükler ve hakların kötüye kullanımı… İmâ edilen; siyâsal ehliyetlerin insanlara yakışmadığıydı. Özendirilen, vatandaşların siyâsetle âlâkasının seçimden seçime hatırlanması; bunun dışında herkesin mümkün mertebe, siyâsetle uğraşmaması gerektiğiydi.

12 Eylül’ün siyâsetten soğutucu dış tesirleri; ilki kadar görülmeyen bir iç tesirle cem oldu. Eskiden tabiat kokan her şeye “burjuva âdetidir” veyâ “an’anelerimize aykırıdır” diye karşı çıkan militanların, 12 Eylül’den sonra tutkulu Rustik zevkler edinmesini hayretle karşılamışımdır.

Modern toplumlarda siyâset, 19. asırda harâretle; 20. asırda ise soğuklukla karşılanan bir iştir. İşte asıl buna “siyâsetten soğumak” diyorlar. Bu başlangıçta istenen bir şeydi. Çünkü büyük çaplı ve ağır bir siyasallaşma asrı olan 19. asır, büyük bir hayâl kırıklığı ile neticelenmişti. Artık bütün dâvâ moral değerleri taşıyacak yeni siyâsetler bulmak veyâ bu değerleri doğrudan siyâsetin sultasından kurtarmaktı. Sartre ilk, Camus ise ikinci yolu temsil eder. Ama büyük kitleler, her şekilde siyâset karşısında merkezkaç bir savrulma yaşadı. Yâni siyâsetten soğuma süreci hızlanarak işledi.

Ama gâliba neticede işin bir doz aşımına uğradığı görüldü. Artan ve yeniden bölüşüme açılan refah ve sağlanan kurumsal rutinleşme, kitlelerin siyâsetten soğumasının ikinci ve üçüncü sâiklerini oluşturdu. Bu defâ, kitleleri yeniden siyâsete kazandırmak için seferberlikler ilân edildi. Zoon Politicon, Homo Politicus gibi kavramların parlatılması; Arendt gibilerin entelektüel sürümlerini biraz da geri kazanım ihtiyaçlarına bağlıyorum. Bu geri kazanım süreçleri elyevm devâm ediyor.

21. asır, ekonomizm ve teknolojizm üzerinden gelişti. Bu etkiler siyâsal soğukluğu derinleştiren etkiler doğurdu. 20. asır siyâsal soğumayı başlattı. Ama 21. asır ile kıyaslandığında çok mâsum kalıyor. Ekonomizm ve teknolojizmin insanları siyâsetten soğutucu etkileri, siyâsete kültürel kanallar kazandırmak; yerelliği güçlendirmek ve kimlik-siyâset ilişkisini derinleştirerek aşılmak istendi. Ama bu da ters tepti ve kültürel temeller üzerinden siyâset yapmak kamusal bir kavrayış ve sorumluluk kanadırmak yerine gettolaşma gibi, kamusal kazanımları tehdit eden bir mâhiyet kazandı.

Tabiî ki, krizlerin siyâsete dönük âlâkayı arttıracağını öngörebiliriz. Mesele krizlerin niteliğinden çok, krizlerin yaşandığı sürecin nitelikleriyle âlâkalı görünüyor. Ekonomizmin ve teknolojizmin, krizleri yönetmek ve aşmak adına üretebileceği fazla bir şey görülmüyor. Çünkü her ikisi de insansızlığa evriliyor. Gettolaşmalar, postmodern kabilecilikler ise siyâsete akıl değil, yedeğinde şiddeti barındıran, duygulanımcı (sentimental) tepkileri taşıyor. Mâkûl, kamusal kavrayış ve sorumluluğa sâhip yurttaşlardan mürekkep bir insanlık ideali hâlâ o kadar uzak ki….

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums