Engel benim

  • 28.06.2012 00:00

 Reuters’tan bir haber: Rusya, Esed yönetimine, bu yıl yarım milyar dolarlık silah satacak. Türkiye ise, daha önce Esed rejimine silah satmıştı; şimdi de muhaliflere silah temin edecek.


Taraf
’ta yer alan, Türkiye’nin savunma ihracatıyla ilgili 4 nisandaki haberde; “Suriye’ye yapılan ihracat Mart 2011’de 5000 dolarken, 2012’nin aynı döneminde 186 bin dolara çıktı” deniyordu.

Önceki gün, gene Taraf’ta, Guardian gazetesinden yapılan bir alıntıyla yayımlanan haberdeyse; Suriyeli muhaliflere, “Türkiye silah tedariki için komuta merkezi kurdu. Suudlar ise muhaliflere aylık maaş bağlayacak” bilgileri aktarılıyordu.


Rusya ile Türkiye’nin imparatorluk miraslarından yeniden doğuşları, lafta “halk için”, ama fiilen, insan haklarına adeta hınç duyan bir güç anlayışı ile mi olacaktı?

Şöyle bir sahne düşünün: Ankara’da bir toplantı odasında, AB’li diplomatlar ve Türkiye’den insan hakları örgütleri, ülkenin son aylardaki hak ve özgürlükler sicili üzerine konuşuyor. Belli aralıklarla düzenlenen toplantılarda, ümitsiz bir hava hâkim. İnsan hakları savunucuları, giderek daha yoğun ve sert biçimde yaşanan insan hakları ihlallerini dile getiriyor; çatlamakta olan sabırtaşı ifadesiyle, umutsuzluk ve yılgınlıklarını aktarıyor. AB’li diplomatlar daha da bir ümitsizleşiyor

Bir yıl kadar önce, 2011 seçimleri ertesinde, hak ve özgürlükleri ön plana çıkaran yeni bir anayasa yapılacağı hevesi ve heyecanı yaşanır, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde, askerî vesayeti tamamen aşarak, yeni ve “sivil” bir evreye geçtiği düşünülürken şimdi gelinen nokta bu mudur? TBMM, muhalefet partilerinin beyhude konuşmalarının asansör müziği gibi kulak asılmayan arkaplan fonu eşliğinde, AKP’nin aklına esiveren kanunları, esiveren şekilde onaylattığı bir damga müdürlüğü hâline dönüştü.

Şimdi de, engellileri ilgilendiren hayati bir değişiklik, Meclis’ten son dakika golü şeklinde geçirilecek. Şu an yürürlükte olan, 1 Temmuz 2005 tarihli 5378 sayılı kanun, “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yexil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir” diyor. Benzer şekilde, “Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir” hükmünü getiriyor.


7 Temmuz 2012’de, yani yaklaşık iki hafta sonra yedi yıllık süre dolacak ve tabii ki, engellilerin erişebilirliği konusunda pek az şey yapıldığı için, tam bir kurnazlıkla, süre üç yıl daha uzatılacak.

Bu konuda, engelli örgütleri ve konuyla ilgili insan hakları aktivistleri, şöyle diyorlar;

“Eğer bu teklifin yasalaşmasına izin verirsek, Türkiye nüfusunun yüzde 12’sini oluşturan engelliler üç yıl daha okula, tiyatroya, hastaneye, sinemaya, alışverişe, kütüphaneye, camiye, parklara, adliye saraylarına, spor tesislerine, müzelere giremeyecek, toplu taşım araçlarına binemeyecek ve evlerine hapsolacak...”

Şu web adresinden imza topluyorlar ve şu âna kadar tüm çabalara rağmen, imza sayısı çok çok az.

(http://imza.la/bu-yasayi-onleyebiliriz)


“Ayrımcılık İzleme Platformu”
 üyesi 21 sivil toplum örgütü, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği(EŞHİD) ile beraber, “2011 Yılı Engellilere Yönelik Ayrımcılık ve Hak İhlalleri İzleme Raporu”nda çok da trajikomik gerçekleri sorguluyor.

Raporun hazırlanma sürecinde, Türkiye’deki 15 büyükşehir belediyesi başkanlıklarına hizmet sundukları binaların engellilerin erişimine uygun olup olmadığı ve 2005 yılından beri kaç hizmet binasının erişime uygun hâle getirildiği sorulmuş.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ulaşım koordinasyon kurulu, “Sözkonusu başvurunuzda belirtilen konularda rakam vermek şu an mümkün olmayıp, Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı uygulamaların yanı sıra ilçe belediyeleri tarafından da uygulama yapmaktadır. Ancak standartlar henüz kesinleşmediğinden dolayı ortak bir yol bulunmamaktadır” demiş.

Aynı belediyenin emlak müdürlüğü ise “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personelini ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır” deyivermiş.

Özetle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi diyor ki; “Bir şey yapmadık konuyla ilgili ama size ne?”.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ise, soruya; “Ülke genelinde 377 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Bu kurumlar çok katlı olmadığından, engellilerin yaşam şartlarına mani bir durum bulunmamaktadır” gibi “gayet net” bir cevap vermiştir. Tek katlı hapishaneler, engellilere uygundur, nokta.


Bu saçmalıkların özrü yok; TBMM de, son aylarda tamamen, “tak fişi, bitir işi” tarzı bir oylama mekânı hâline dönüştüyse, “One minute” deme vebali de hepimizin.


Bari, bu yasaya “engel benim” diyelim.


oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums