Güle oynaya savaş

  • 24.05.2012 00:00

 

Güle oynaya savaş

Adı Şakire. İsminin anlamı, halinden memnun olan, haline şükreden.

Şimdi beş, fotoğrafın çekildiği zaman dört yaşında.

Ona iyi bakın.

Pakistan’da İnsansız Hava Araçları’nın vurduğu, binlerce insandan sadece biri.

Pakistan’da İnsansız Hava Araçları’nın düzenlendiği saldırılarda yaralanan, yaklaşık iki bin kişiden biri.

Pakistan’da Swat Vadisi’nde gönüllü doktorluk yapan Teksaslı Haşmet Efendi, onu çöpte bulmuş.

Haberin her ayrıntısında, bütün bu trajedinin her detayında, adeta hepimizle, herkesle, her şeyle alay edercesine, gizli bir mana, kalpleri burkan ipuçları var. Bir yanda, Şakire’nin kaderi ve isminin anlamı, çöpten çıkan hayatı. Öte yandan, “Doğu’nun İsviçre’si” olarak anılan ve tüm doğal güzelliğine, dağlar, dereler ve yemyeşil uçurumlar, yaylalarla dolu nefes kesici görkemine rağmen ancak “çakma Batı” benzetmesiyle anlamlandırılabilen Swat Vadisi...

Efendi, Şakire hakkında, “Yaşam ona bir hediyeymişçesine neşe ve heyecan dolu bir kız” diyor.

ABD ordusunun resmî ifadesine göre, İnsansız Hava Araçları, Swat Vadisi’nde hiç saldırı düzenlemedi. Ama Şakire ve diğer mağdurların vücutlarındaki izlere ancak bazı özel silahların yolaçabileceği söyleniyor.

Şakire, daha bir yaşındayken çöpte bulunmuş. Çevre halkı, onun İnsansız Hava Araçları’nın saldırılarından birinde yaralandığını, onun gibi çok çocuk olduğundan kimsenin yardım elini uzatmadığını söylemiş.

Yaşamanın üç yılını, Lahor’daki Şalimar Hastanesi’nde geçirmiş.

Kadın doktor Efendi, Şakire’yi Amerika’ya götürmüş.

Hikâyesini CNN International için muhabir Moni Bashu’nun yaptığı haber sayesinde öğreniyoruz.

Tıpkı, Uludere’nın Türkiye gündemine yeniden ve bütün ağırlığıyla, Wall Street Journal gazetesinin haberi sonucu gelmesi gibi.

Oysa, İnsansız Hava Araçları ile ilgili olarak Amerika’da üç yıldır, önce akademik çevrelerde, özellikle uluslararası hukuk uzmanları arasında, son iki yıldır da medyada sürekli artan biçimde, hararetli tartışmalar yapılıyor.

Bu tartışmaya taraf olanlar, sadece “barışsever idealistler” de değil; “Biz, bu araçları kullanarak, savaştığımız bölgelerin insanlarını kendimize düşman edip, acaba bindiğimiz dalı mı kesiyoruz?”.

Son derece faydacı ama en azından mantıklı bir sorgulama.

ABD’nin ortasında, muhafazakâr Nebraska’dan “vatandaşlar”, bir girişim başlatmış. “Adaletsiz barış olmaz” sloganıyla, “Barış için Nebraskalılar” sitesine de şu veryansını koymuşlar;

“Şizofrenik Politikamız: Bir yandan, Pakistan’a sel felaketi gibi sebeplerle yüzmilyonlarca dolar yardım yapıyoruz, bir yandan da İnsansız Hava Araçları’nı kullanarak sivillerin ölmesine neden oluyoruz.” (http://nebraskansforpeace.org/flood-aid-drone-war)

Nebraskalı barış savunucuları, 1970’lerde Vietnam Savaşı’na karşı çıkmak için biraraya gelmiş, sıradan insanlar, aralarında din adamları da varmış. Aradan geçen yıllarda, yeni nesiller de eklenmiş.

Kendilerini “kırsal Nebraskalılar” diye niteleyen “sıradan vatandaşlar”, şu fikirden yola çıkmışlar: “Vietnam Savaşı, sadece bir gösterge. Bu savaş, toplumumuza, ülkemize, dünyanın gidişine ilişkin daha derinlerde yatan sorunların bir sonucu.”

İnsansız Hava Araçları konusunu defalarca gündeme getirmeye çalıştım.

Şimdi de, Şikago’daki NATO Zirvesi’nde, Başkan Obama, Cumhurbaşkanı Gül’e, “Buyurun ne isterseniz konuşalım” diye dünya önünde söz verdiği zaman, Gül’ün ilk gündem maddesinin, İnsansız Hava Araçları’nın Türkiye’ye satışı olmasını dehşetle karşılıyorum.

Bundan üç yıl önce Obama, tabandan gelen bir örgütlenmeyle seçim zaferi elde ettiğinde, dünya genelinde, “yeni, dürüst ve genç bir politik akımın doğuşu mümkün mü” sorusunu sordurmuştu.

Obama yemin töreninde teknolojiyi, “güneşi ve rüzgârın harmanı için çevreyi koruyan yeni enerji kaynakları geliştirmekte” kullanacağından bahsetmişti. ABD ordusunu savaş alanında minimum düzeyde asker kullanmaya itecek, uzaktan kumanda edilen silahlarına ve istihbarat araçlarına ağırlık veren “Obama Dokrini”ni yarattı.

Türkiye, ABD’nin aksine, İnsansız Hava Araçları’nı (henüz) silahlandırılmış biçimde, “vurucu” saldırılarda kullanamıyor. Buna rağmen, ABD Kongresi, Türkiye gibi insan hakları sicili ve politik ahlakı şaibeli kabul edilen ülkelere, “teknolojimizi vermemiz doğru mu” tartışmasını yapıyor. İbre de, “vermemekten” yana çıkıyor.

Gül de, “müttefikler arasında kıskançlık olur mu” diyor.

Neyin kıskançlığı?

Yeni Şakireler yaratma hasedi mi bu?

Türkiye’de de, “silahlanarak ve silah ticaretinde, hem alım hem satımda, bölgesel güç haline dönüşerek nereye gidiyoruz” sorusunu sormamız lazım.

Teksas, Nebraska gibi Amerika’nın en bağrından yerlerden gelen insan hikayeleri, Amerikalıların alay konusu olan “cehaleti”, “aptallığı” konusundaki önyargılarımız...

Başkalarıyla alay edeceğimize, aynaya bakma zamanı gelmedi mi artık, yoksa göreceğimiz simanın korkunçluğundan mı çekiniyoruz?


oneysezin@hotmail.com

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums