Neden

  • 5.01.2015 00:00

 AKP’nin tek başına hükümet kuracağını bekliyordum. Oy oranının yüksekliği dışında bir sürpriz yok kanımca; AKP ve dahası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaşamlarının savaşını verdi. Kaybetmeyecek biçimde kendilerini “çelikleyerek” bu seçime gittiler.

Eğri oturup doğru konuşalım.

Bu seçimlerde, muhalefet kendi açısından tarihî bir fırsatı ıskaladı. Ve tarih, 7 Haziran ile verdiği fırsatı da bir daha öyle altın tepside sunmayacak.

Elbette, herkes birbirini, tüm muhalefet partileri birbirlerini ve seçim koşullarını suçlayabilir. Herkes de kendi açısından haklıdır. Ama ortada bir gerçek var; ortaya çıkan çok ağır bir tablodan bahsediyoruz muhalefet ve muhalif olanlar açısından. Ve başkanlık sistemi ile Türkiye’nin arasında çok bir mesafe yok artık.

Sadece dört yıllık bir kesintisiz iktidardan bahsetmiyoruz: bundan sonra AKP’nin önüne, yüzde 60’lara varabilecek bir oy potansiyeli açıldı.

Bir kere, siyasi kültürümüzde, güç gücün mayasıdır. “Güçlü” olanın önünde eğilme eğilimi hep vardır.

Önümüzdeki dönemde, AKP’nin önüne açılan fırsat penceresini değerlendirerek, siyaset sahasını kendine uygun biçimde dizayn etmeye çalışacaktır. Öncelikle, MHP, tamamen AKP içine eriyerek bir “tabela” partisine dönebilir. AKP’nin, MHP’yi kendi tabanı içine çekerek AKP’yi yüzde 50’lerin üzerine taşıyacak bir “Türkiye sağı” oluşturmak, başkanlık sistemi ile beraber iki partili bir sisteme gitmek projesi zaten vardı.

HDP de, “AKP uyumlu” hâle dönüştürülmeye çalışılacaktır. CHP’yi zaten, Kurultay süreci ile beraber içe kapanık, iç çatışmalı bir dönem bekliyor.

Ağustos’ta, Kürt Sorunu’nda çatışmalarla şiddet yoluna sapılmasının sonuçlarını şöyle yazmıştım:

Güvenlik eksenli politikalara muhalefet edenler, yani CHP’de en azından bir kesim ve HDP’nin geneli içinse, ‘türbülans’ zamanı. CHP, kendi içinde ‘devletin politikalarına muhalefet’, ‘Kürt Sorunu ve çözüm’, ‘hak ve özgürlüklerle güvenlik kaygıları dengesi’ konularında bir zıtlaşma yaşayabilir. Kurultay’a gidilirken bu sancılar daha da artabilir. HDP ise, ‘PKK karşısında tavır al’ baskısı bir yandan, etkiye tepkiyle PKK aktörlüğünü ön plana çıkaracak güvenlik eksenli politikalar öte yandan, farklı tabanlara farklı hitap için ikiye bölünebilir. Meclis’te sağ, ‘devlet meselesinde’ birleşirken; sol, kendi içinde dört (devletçi sol, özgürlükçü iki ayrı sol, Kürt tabanı solu) eğilime bölünebilir.

AKP’nin başkanlık sistemi için, ABD’vari bir iki partili sisteme gitmek isteyecek olması çok muhtemel; ama var olan dinamikler de bu yönelimi destekleyecektir. 14 yıldır AKP ile yaşıyoruz Türkiye siyasetinde; artık politikaları, tutumu sürpriz değil. Bu seçimlerde de, 2001’de kurulan AKP değil, “2015 AKP’si” zafer kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun imzasını, soluğunu, etkisini her tarafında taşıyan parti kazandı.

Türkiye Sağı” ve “Türkiye Solu” da, “başkanlık sistemi projesi” ve ayrıca AKP’nin sağı domine etmesi ve solu da ister istemez kutuplaştırması sonucu zaten kendiliğinden de biçimlenecektir.

Son kertede…

AKP, bu seçimlere giderken, Erdoğan daha geri planda ve üst perde de “devlet adamı”, “devletin ta kendisi” olarak konumlandı. AKP parti makinesi, yani teşkilatı da, yerelde yeni milletvekili adayları, eski bakanlar, bürokratlar ile ful kapasite çalıştı. Yerel ortaklıklar, ittifaklar güçlendirildi, yenileri kuruldu. Maddi imkânlar başta “güç”, her biçimde kullanıldı.

Muhalefet genelinde, “8 Haziran rehaveti” sözkonusuydu. CHP, nasılsa “koalisyon ortağı” olacağı rahatlığındaydı, “ana muhalefet” olarak iktidarı başka türlü hedeflemeyi tahayyül bile etmiyordu. MHP, siyasetin “kilit” partisi, siyaseti kilitleyen parti olmanın keyfini sürüyordu; küçük parmağını dahi oynatmadan, tek bir politika üretmeden siyasetin ilgi odağı olmanın keyfini çatıyordu. HDP ise, Türkiye ve dünyanın fikirsel elitinin gözdesi olmanın getirdiği aşırı özgüvenle, sadece yerel değil küresel bir model parti olduğu düşüncesine kapılmıştı.

Hiçbiri, “yaşamlarının savaşını” vermediler; ama AKP, ölümüne savaştı.

7 Haziran seçimlerine giden tablodan bugüne, seçim koşulları değişmedi: O zaman da muhalefet kısıtlı imkânlara sahipti, eşit ve adil bir ortam sözkonusu değildi. O zaman da, büyük bir şiddet olayı, HDP’nin Diyarbakır mitingine saldırı yaşanmıştı.

Ancak, yaşanan “sürpriz” gösteriyor ki, muhalefet parti teşkilatları ve tabii “bihaber medya” genelinde, ülke nabzını kimse tutmamış.

Anadolu, Türkiye bir uçtan diğer uca, her köşesiyle başıboş bırakılmış ve incelenmemiş, dokunulmamış biçimde “karanlıkta” imiş.

O zaman şaşalım mı sonuca?

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums