Asker- sivil ilişkileri

  • 4.02.2015 00:00

 Suriye’ye harekât yapılıyor mu, yapılmıyor mu?

Belli aralıklarla alevlenen bu tartışmalar, Türkiye’de asker- sivil ilişkilerinin nereden nereye geldiğini; daha doğrusu gelemediğini düşündürüyor.

Eskiden sorun, “sivil yönetimin ordu üzerinde kontrolünün olamaması” olarak çerçevelenmişti; şimdiyse “ordunun siviller üzerindeki kontrolünün eksikliğini” tartışıyoruz. Ankara’da ordunun da aralarında bulunduğu çeşitli kaynaklardan sızan haberlere bakılırsa, Cumhurbaşkanlığı ve hükümet bir süredir, Suriye’ye bir harekât planlıyor. Bu harekâtı da, ordu yönetimi, “akıl kârı bulmadığı” için engellemeye çalışıyor.

Yakın geçmişe kadar, ordunun Türkiye demokrasisini tehdit ettiği öne sürülürken; şimdi, askerî açıdan tehlikeli adımlar atmak isteyen siviller, “rasyonelliği elden bırakmayan” ordu tarafından mı dizginleniyor?

Bu harekâtın, geçtiğimiz aylardaki gerekçesi, Suriye’ye açılacak bir “sıçrama tahtası” oluşturulması; diğer bir deyişle, hükümetin Suriye’nin geleceğini oluşturacak yolda, kendine bir tür “üs” kurması gibi gözüküyordu.

Suriye’nin geleceğini, ülkeyle ilgili örtülü ve açık biçimlerde rol alarak şekillendirme zaten, Türkiye’nin 2011’den beri hükümet politikası. Bu çizgide de, şimdiye kadar ortaya çıkan bedeli yüksek bilançoya karşın değişme yok.

Evet, son dönemlerde, Türkiye, uluslararası çevrelerin, uluslararası kamuoyunun tavırları ve algılarına daha fazla önem vermeye ve “uluslararası çaptaki halkla ilişkilerini” geliştirmeye çalışıyor olabilir. Örneğin, NATO ile ilişkilerin canlandırılması, uluslararası medyada Türkiye’nin IŞİD’e karşı önlemler almakta olduğu haberlerinin yer almasına çaba gösterilmesi, bu yönelimlerin örnekleri.

İsrail ile de temasların kamuoyuna yansımasına bakarsak; Türkiye, “değerli yalnızlığından” çıkmaya çalışıyor. Ancak, AKP, bu çıkışı bir koalisyon yoluyla değil, kendi başına yapmak istiyor. Üstelik de, dış politikasının özünü değiştirmeden, sadece algıları daha iyi yöneterek.

Bu açıdan da, klasik Batı İttifakı parçası dış politikaya dönmek isteyen veya kendini böyle bir zorunluluk içinde hisseden bir AKP sözkonusu gözükmüyor. Bağımsız dış politikasını, daha çok boyutlu; geçmiş çizgiden ödün vermeden ancak, Batı ile olan ilişkileri de yeniden kurgulayarak yeniden inşa eden, “imaj yenileyen” bir AKP çizgisinin ipuçları, seçimlerden önce de mevcuttu.

Özdeyse, AKP’nin yönetimi, Suriye konusunda yanılmadıkları ve zamanının onları haklı çıkaracağı düşüncesinde gözüküyor. “Haklı zaferlerini elde edecekleri gün er geç geleceğinden”, dış politika gücünü de paylaşmak veya iktidarı elden bırakmaya razı geleceklerini beklemek de zor.

Öte yandan da, güvenlik politikalarını ilgilendiren bir diğer konu, Kürt Sorunu var; iç ve dış boyutları giderek iç içe geçen bu meselede de, ordu önemli bir aktör. Ordunun tavrı ve soruna yönelik öngörüleri de, gelecek dönemde, siyasi aktörlerin elini sınırlandırabilir.

Normalde, dış ve iç politikada, askerlerin “siyasi öngörülerinin”, “savaşı veya barışçı” tavır almalarının, normalde bir ülkenin politik çizgisini belirlememesi gerekir. Ve bizler de, ne siyaset, ne ordunun neferi olan “sıradan vatandaşlar” olarak aslında yine ve gene, “asker ne düşünüyor” diye sorgulamak zorunda kalmamalıyız. Ama demek ki, asker- sivil ilişkilerinde demokratik dengeler kurmakta bir arpa boyu yol gidememişiz. Siyasi gücü denetleyebilen tek mekanizma olarak, hâlâ karşımıza ordu çıkıyorsa, demokrasi açısından tuhaf bir noktadayız.

Bir de şu var; AKP yönetimi, isterse, Suriye harekâtını, koalisyon pazarlıklarında veya istediği başka siyasi sonuçları elde etmek için koz olarak kullanır. Özellikle CHP üzerinde, “bu çılgınlığı dizginlemek için her ne şartta olursa olsun, o koalisyona girmesi” baskısı artabilir. İronik biçimde, böyle bir harekât ihtimali, MHP’yi de, “milli bir harekâtın içinde AKP’yi yalnız bırakmamak için”, AKP’ye yöneltecektir.

Gelgelelim, son kertede, AKP’yi Suriye harekâtı ile Kürt Sorunu’nda etkileyebilecek tek güç, ordu ve ordunun kararı gibi duruyor.

Eğer orduyu kontrol etmek, karşısında direnci olan tek gücü kontrol etmek demekse, AKP yönetimi, 3-5 Ağustos’taki Yüksel Askerî Şûra (YAŞ) kararlarında tek karar sahibi olmayı isteyecektir.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums