Hayal coğrafyası

  • 12.08.2011 00:00

 Üç yüz yıl kadar önce, Johann Immanuel Breitkopf adlı baskı ustası, haritaların daha kolay basılmasını sağlamaya çalışırken, kendisi de hayalinde bir diyar yaratıp haritalandırdı; adını da Aşk İmparatorluğu koydu.

Kulağa pek de romantik gelmeyen orijinal ismiyle, Beschreibung des Reichs der Liebe, 1777’de Leipzig’de basıldı.

Bu haritada, Breitkopf’un fena halde detaya tutkun çizimlerinde neler yok ki; Gençliğin Ülkesi’nin coğrafyasında Öpücük Ovası, Büyülü Kale, Dilekler Nehri bulunuyor. Her şeyin başlangıcı bu ‘memleketin’ kentlerinden bazıları şunlar; Güzel Ev, Neşe Kaynağı, Flört Oyunu, Tasasızlık.


Mutlu Aşklar Ülkesi
’ninkiler ise, Yanıt Bulan Dualar, Keyif, Kafa Rahatlığı, Eğlenceli Zamanlar, Hoş Manzaralar... Şefkat Çiftliği, Uyum Dağı da Mutlu Aşk Ülkesi’nde...


Şehvet Ülkesi
’ne pek hoş bakmamış Breitkopf; orada olanlar, Uçukluk, Hastane gibi kentler... Bir tek,Buğulu Nehir var durumu kurtaran. Tutku Ülkesi’nde durum biraz daha iyi; İç Çekişler, Arzu, RüyalarKentleri ile Tatlı Gözyaşları Irmağı, Umut Köprüsü burada.

Aşkın acı, kızgın, kederli ve hüzünlü yüzleri var tabii Breitkopf’un haritasında; Yas Tutanlar Ülkesi’nde,Pişmanlık Dağı, Melankoli Çölü, Küfür Bataklığı yer alıyor. Bekârlık Ülkesi’nde de, Ahmaklık, Ret, Kınama, Vurdumduymazlık, Bunaltı Kentleri ve Şüphe Denizi...

Immanuel Kant’ın, Avrupa kültürünün temel eserlerinden sayılan ve Breitkopf’un geliştirdiği ve onun adını taşıyan yazı karakteriyle basılı Aydınlanma adlı kitabının sayfalarına bugün internetten göz gezdirebiliyoruz.

Bilgiye erişimde çok daha eşitlikçi bir dünyadayız. Hepimiz her şeyi bilebiliyoruz, görebiliyoruz ama varlıklar ve yoklukların âlemi, eşitsizlikler hayatın temelini oluşturmaya devam ediyor.

Hayali haritalarda, istediğiniz dünyayı yaratabiliyorsunuz da, gerçek hayatta durum biraz farklı: Bazen var olsanız da, haritalarda ‘görünmez’ kılınıyorsunuz.

ABD’de Penn State Üniversitesi, sürdürdüğü bir proje ve haritalama yoluyla, küresel ölçekteki, yani hepimizin ya bizzat etkilendiği ya da tanık olduğu çevre konuları, hastalıklar, kültürel çatışmalar, yoksulluk gibi sorunları kayda geçiriyor.

Örneğin, siyasi güce halkın erişimi konusu... Zayıfsanız, politika sizi çoğu zaman yok sayıyor.

Kenya’da bir gecekondu mahallesi olan Kibera’da, 200 bin insan iki kilometrekareyi biraz aşan bir alanda sıkış tepiş yaşıyor.

Bahsettiğimiz Geospatial Revolution Project (Coğrafi-Mekânsal Devrim Projesi), Kibera’nin haritasının çıkarılmasını, mahallenin haritalarda yerini bulmasını, dolayısıyla da insanlarının artık bir nevi ‘hayaletler’ muamelesi görmemesini sağlamayı amaçlıyor.

Kibera, dünya yüzünde yok sayılan mekânlardan sadece biri.

Sorunları inkâr etmenin, yok saymanın, insanları eziyet içinde ömür tüketmeye mahkûm etmenin sonu var mı?

Britanya’nın cehennem yerine dönmesine neden olan isyanlar üzerine yazan Tarık Ali, Why Here, Why Now (Neden Burada, Neden Simdi) başlıklı yazısında, ülkesini tutuşturan şiddetin nedenlerini şöyle izah ediyor: “Zengine ayrıcalık tanıyorlar. Sulh yargıçlarının, sapanla yakalanan protestocular hakkında ‘emsal teşkil edecek’ kararlar vereceklerini açıklıyorlar... Hangi partiden, hangi deri renginden olursa olsun, bütün milletvekilleri aynı klişeleri kusuyor... Peki, neden bu isyan geçen yıl olmadı da şimdi oldu? Bunun nedeni, insanların sıkıntılarının zaman içinde birikmesidir. Bunun nedeni, sistemin genç bir siyahî yurttaşın ölümünü hazırladığında, aynı zamanda içgüdüsel bir şekilde buna bir tepkiyi de hazırlamasıdır.”

Ali, “Siyasiler ve iş dünyasının elitleri, devlet televizyonu ve Murdoch kanalları aracılığıyla (...) kendi politikalarının propagandasını yapıyor... Yurtta ve cihanda, ‘düşmanı’ insan dışı tasvir etmek, korku yaratmak ve yargılamadan hapis cezası vermek sonsuza kadar işleyemez” diye de devam ediyor.

Bu sözler, Türkiye için de çok tanıdık değil mi?

Britanya’da Sheffield Üniversitesi’nde Coğrafya Profesörü olan Danny Dorling’in uzmanlık alanı, ‘sosyal eşitsizliği haritalandırmak’.

Dorling, Injustice: Why Social Inequality Persists (Adaletsizlik: Neden Sosyal Eşitsizlik Sürüyor) adlı bir kitabın da yazarı. Dorling, Londra başta olmak üzere tüm Britanya coğrafyasında, zengin ile yoksul arasında dehşet verici bir uçurum olduğunu, herkesin kendi mahallesinde yaşadığını, sosyal ayrışmanın had safhaya ulaştığını söylüyor.

1992’de Los Angeles’ta patlak veren isyan dalgası, dört yıl içinde bir dizi sosyal güvenlik tedbirinin alınmasına neden olmuştu. Buna karşılık, 2005’te Fransa gettolarında yaşananlar, muhafazakâr Nicolas Sarkozy’nin başkanlık seçimlerinde sandık başarısını destekledi.

İşte, 1990’lar ve 2000’ler arasındaki fark da bu; iki dönemin ‘insanlık değerleri’ anlayışında büyük bir uçurum var. 2010’larda, insaniyeti yeniden hatırlayabilecek miyiz bakalım, yoksa dünya genelinde ‘polis devletleri’nin oluşumuna mı tanık olacağız?


oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums