Bir avuç anı

  • 30.08.2014 00:00

 Hayatta en severek yaptığım işlerden biri, cuma sabahları Ömer Madra ve Can Tonbil ile beraber, Açık Radyo’daki programımız. Dün, oğlum Hazar’a, sabah programımız olduğunu söylemeyi unuttum. Seyahatte olduğumuzdan yabancı bir yerde kendini yalnız uyanmış bulunca, aynı evin bir alt katında olsam da, isyan bayrağını açtı. Açık Radyo’nun o sabahki dinleyicileri, programın, öfkesini ve kırgınlığını yüksek perdeden dile getiren Hazar’ın “melodik sesi” ile kesildiğine tanık oldu.

İlk başta, radyoda konuşmak çok zor geliyordu; yazı yazarken kendinizi gizleyebiliyorsunuz. Ses yok, görüntü yok. Radyoda birden “ortaya çıkmışım” gibi gelmişti başta...

Bu cuma yaşanan “isyankâr genç” vakasından önce, programa kedi miyavlaması, ısrarla çalan kapı zili de “müdahil” olmuştu ama program yarıda hiç kalmamıştı.

Yeni nesil, benim kuşağımdan çok farklı; şikâyetlerini dışa vurmayı biliyor, çok şey bilerek büyüyor. Evde, siyasi hiçbir yönlendirme olmamasına rağmen, çok net politik tercihleri var. Bunu sadece Hazar’da değil, başka çocuklarda da gözlüyorum. Gelecekte de, bugünün çocukları siyasette sözünü geçirmeye başladığında, bizler kadar yumuşak başlı olacaklarını sanmıyorum. Her çizginin siyaseti için, hatlar daha keskin, belirgin olacak gibime geliyor.

Ama nesilden nesle değişmeyen bazı şeyler var... Çocuklarımıza bırakabildiğimiz tek şey aslında, bir avuç anı...

Babamın bana İsviçre’de Luzern’deki tahtadan köprüyü veya İsveç ile Danimarka’yı bağlayan, kilometrelerce uzunluktaki Öresund köprüsünü anlattığı gibi, ben de Hazar’a köprüleri anlatıyorum.

Bugünü nasıl hatırlayacak bilemiyorum. Veya, beraber günlerimizden bugünü anımsayacak mı hiç...

Herkesten geriye kalan bir avuç anı...

Ve hangileri, kimin kafasında nasıl şekillenecek, bilemiyorsunuz...

 

***

Eleştiren düşünce

Okurumuz Roni Bayram, eleştirel düşünce üzerine yazdıklarıma istinaden yazar Octavio Paz’ın Düşler Boyunca Yaratmak kitabından şu alıntıyı yollamış.

“Cervantes’le birlikte mutlak olanın eleştirisi, yani özgürlük başlar. Ve bu, bir gülümsemeyle başlar; bu gülümseme mutluluktan değil, bilmekten kaynaklanır. İnsan, kırılgan, karmaşık, iki ya da üç katmanlı, fantasmaların etkisinde olan, tutkuların egemenliğinde ve özlemin sürekli acılarını çeken bir varlıktır. Aynı zamanda hem görkemli, hem de acınası bir tiyatro oyunu gibidir. Her insan biriciktir ve yine her insan, bütün öteki insanların benzeridir. Her insan, hem yalnızca bir defaya özgüdür, hem de tanımadığı öteki çok sayıda insan demektir: Ego çoğulcu yapıdadır. Cervantes, gülümser: Özgür olmayı öğrenmek, gülümsemeyi öğrenmek demektir.”

Bu “kişisel” yazıyı bu alıntıyla, bu alıntıyı bana ileten Roni Bayram’a ve her daim ufkumuzu açan Octavio Paz’a teşekkürle bitirelim...

Yeni nesillerin, eleştirel düşüncenin hakkını, bizim kuşaklardan daha fazla vereceğini ve dolayısıyla “gülümsemeyi” öğreneceğini umuyorum.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums