Viyana’yı aşmak

  • 31.07.2014 00:00

Herkesin kaderinde bir dönüm noktası vardır; hayatının gidişatını değiştiren.

 

Birçoğumuzunsa, birkaç dönüm noktası...

 

Her dönüm noktası, kavşağı “döndüğümüzün” farkına bile vardırmadan, yıllarca sürecek değişikliklere yol açar...

 

Türkiye de, 10 Ağustos ile bir dönüm noktasına ilerliyor; Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilirse, etkilerini şimdiden öngöremeyeceğimiz bir deney süreci başlamış olacak.

 

Erdoğan’ın “başkanlık” süreci ile beraber yaşanacak bazı şeyleri öngörmek için de, illa müneccimlik yapmaya gerek yok. Gücünün giderek arttığı son birkaç yılı şöyle bir gözden geçirmek yeter.

 

Türkiye yerine, kaderinde dönüm noktasını farklı biçimde yaşayan başka bir coğrafya da var.

 

Eski Avusturya- Macaristan İmparatorluğu coğrafyası...

 

İmparatorluk vurgusunu özellikle yapıyorum; geçen yıllarda, Türkiye’de sürekli yapılan “Osmanlı” ve “imparatorluk” referanslarına karşılık olarak, başka coğrafyaların başka imparatorluk “psikolojileri”, “mirasları” olduğunu özellikle vurgulamak için...

 

Avusturya- Macaristan’ın, Orta ve Doğu Avrupa’dan Balkanlar’a uzanan coğrafyasında da, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi “Avrupalılık”, “Batı- Doğu arasında bölünmüşlük” tartışmaları yaşandı durdu son yıllarda...

 

Ve, bu ülkelerin çoğu, son 10 yılda, siyaseten ve ekonomik olarak hep daha iyi duruma gittiler... Kendi çaplarında krizler, dertler yaşadılar; sosyal problemleri de, elbette yok değil... Hatta, bölgedeki hemen her ülkede, sorsanız dert çok...

 

Avusturya- Macaristan’ın genişletilmiş coğrafyasına bakarsak; Polonya’nın başkenti Varşova, Slovakya’nın başkenti Bratislava ve Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag... Hepsi, bölgenin yıldız ülkesinin başkenti Viyana’yı gayrisafi milli hâsıla ve satın alma gücü açısından geçti. Bölge başkentleri, artık Viyana’dan daha zenginler...

 

Avusturya ve özellikle de, Viyana’nın bölge için tarihî önemi, merkezîliği bir düşünülürse, yaşanan tarihî dönüşüm süreci daha da iyi anlaşılır...

 

Mesele sadece zenginlik de değil...

 

Avrupa’nın bir zamanlar, “Doğu” ve “Güneydoğu”su olan, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine, Slovenya ve Hırvatistan gibi Avrupa Birliği üyesi olanlara her gidişimde, yaşanan değişimin insan hayatına olumlu yansımasından ben etkileniyorum.

 

Çevreye, sanata verilen önem, insan yaşamının kalitesine gösterilen özen, hep daha artıyor...

 

Ve, bu satırları yazdığım Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da, sokakta bol bol kadın kahkahaları yankılanıyor...

 

Slovenya’nın temmuz başındaki seçimlerde, yolsuzluğa isyan eden seçmenlerin tercihinin, henüz kurulmasının üzerinden bir ay geçmemiş bir partinin sandık zaferi olduğunu daha önce yazmıştım...

 

Bu, bile başlı başına bir “lüks” Türkiye’den bakınca...

 

Yolsuzluğun seçmenlerce cezalandırılması...

 

Sandık yoluyla, “seçme tercihiyle”, siyaseti dürüstlüğe yönelen değerler üzerinden değiştirmek...

 

Türkiye de ise, siyasette giderek hâkim olan çizgi, “ne kadar boş, o kadar iyi” gibi bir yönelim...

 

Siyasi sloganların, siyasi konuşmaların, parti programlarının içeriği ne kadar “hafifler”, ne kadar “boş konuşmaya” dayanırsa, ilgi de o kadar büyümeye başlıyor...

 

Slovenya, seçim zaferi kazanan Miro Cerar’ın tercih edilmesinin başlıca sebeplerinden biri, “boş konuşmalarla kendini pazarlayan parlak halkla ilişkiler başarısı” olmaması ve “gerçekten” sıkı çalışacağı ümidini vermesi...

 

Siyasetin genel ekseninin bu gibi bir “yönelim farkı” bile, kahkaha atabilmek için iyi bir sebep olsa gerek...

 

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums