- 4.05.2014 00:00
Kuzey İrlanda’da 1990’ların başında başlayan ve 1998’de varılan anlaşmayla bölgeye sükûnu getiren barış sürecinin mimarlarından Sinn Féin lideri Gerry Adams, “cinayetle” suçlandı. Ve bu konuda sorgulandı.
Adams, siyasi kariyerindeki başarısını biraz da, hep şiddetten uzak durduğu iddiasına borçlu.
“Özel bir tim operasyona gidiyordu; ‘Bilinmeyenler’ idi bu özel timin adı. Yani, birisi ‘alınması’ gerekiyorsa, normalde onlar yapıyordu... Gerry bu özel timin komutanıydı.”
Bu sözler, 2000’lerin başında temelleri atılan bir sözlü tarih çalışmasının kayıtlarından.
ABD’de Boston College (BC), İrlanda ile sıkı bağları olan bir üniversite. İrlanda kültürü ve tarihi ile ilgili her dönem ve alandan belgelerle zenginleşmiş bir arşivi var. Ama bu zengin arşiv, bir dönemi kapsamıyordu: “Kuzey İrlanda” meselesine IRA’nın damgasını vurduğu son 40 yıl.
Bu açığı kapatmak için, BC’nin İrlanda Çalışmaları Bölümü Başkanı Thomas Hachey ve arşivlerin bulunduğu Burns Kütüphanesi sorumlusu Robert O’Neill, gazeteci Ed Moloney ile beraber bir sözlü tarih çalışmasına girişmeye karar verdiler.
2001’de, BC’deki proje başlarken, Kuzey İrlanda’da barış süreci rayına oturmuştu. Tarih de, “barış” kavramı üzerinden yeniden yazılıyordu. Kanlı geçmişle “yüzleşme” gereği, herkesin dilindeydi. Ancak, “barışın tarihinin yazılması”, ister istemez, siyaseten kazananların tekelindeydi. Bazı olaylar hiç anılmıyordu.
BC’nin projesi, büyük ölçüde eski IRA militanları ile yapılan derinlemesine mülakatlara dayanıyordu. Bu mülakatları yapmakla görevli olan Anthony McIntyre’ın kendisi de eski bir IRA militanıydı. Kendi ifadesiyle, “Örgüt, bir yanlışı düzeltmek için yola çıkmış ve yanlışı doğru yapmaya çalışırken de, birçok yanlış yapmıştı”.
McIntyre, projeye kapsamında yapılan görüşmelerinin, proje ile bire bir bağlantılı olanlar dışındakilerce duyulmaması için büyük çaba gösteriyordu. Sebep de, ortaya saçılacak bilgiler nedeniyle, IRA’nın eski üyelerine, hatta kendisine yönelik olası intikam operasyonlarıydı. Görüşülen eski militanlara da, ölümlerine kadar hiçbir bilginin açıklanmayacağı ve arşivlerde isimlerinin sadece “kod” olarak yer alacağı güvencesi verildi.
Gizlilik perdesi bugün çeşitli sebeplerle kalkmış durumda; bugün biliyoruz ki, görüşülenlerden biri, Brendan Hughes’du --IRA’nın en önemli militanlarından.
Hughes, Barış sürecinin, “özgürlük” hedefini öldürdüğünü düşünüyordu. Bir zamanlar, “kardeşim gibidir” dediği Sinn Féin lideri Gerry Adams gibi politikacıların da, “Britanya hükümetinin, devrimci bir hareketi, muhafazakâr bir kuruma dönüştürmesine aracılık ettiğine” inanıyordu.
Hughes, hapis, işkence, açlık grevleriyle geçen ömründe, kendisinin de çok fazla şiddet uyguladığını söylüyor ve pişmanlık duyuyordu. “Akan kanın tek damlasına bile değmezdi” diyordu.
Hughes, hikâyesini gelecek nesillere aktarmak istiyordu. Kendisiyle görüşmeyi kaydeden McIntyre ise, onu beklemeye ikna etti; IRA hâlâ Hughes’a zarar verebilirdi. Hughes öldüğünde, onunla ilgili kayıtları yayınlayacağına söz verdi. Hughes’un hikâyesini de, o ölünce 2010’da “Mezardan Sesler” adıyla yayımladı.
Hughes, çatışma tarihinin en tartışmalı olaylarından birinde, Jean McConville cinayetinde ölüm emrini verenin Gerry Adams olduğunu öne sürüyordu. McConville, fakirlik içinde yaşayan, 10 çocuk annesi bir Katolik’ti. IRA aleyhine muhbirlik yaptığı iddia edilmiş ve örgüt tarafından öldürülmüştü. McConville, uzun süre “kayıp” kaldı; IRA, barış süreci çerçevesinde 1999’da kurulan “Kayıpları Bulma Komisyonu”na, McConville’in yanı sıra 16 “kayıp kişinin” de ölümünden sorumlu olduğunu bildirdi
Boston College sözlü tarih projesi, tarihi kayıt altına almak isterken, tarihin kendisini değiştirmiş oldu.
“Yüzleşmek” de böyle netameli bir iş; kaç kişinin tarihle gerçekten yüzleşmeye yüreği var?
oneysezin@hotmail.com
Yorum Yap