Tarihin doğru yeri

  • 1.03.2014 00:00

 Bir asır sonra, tarihçiler bugünleri nasıl yorumlayacak acaba?


Bana kalırsa, en çok 1848’de yaşananlarla karşılaştıracaklar bugün olan biteni...


Tarihçi Eric Hobsbawm ölümünden önce verdiği son röportajlarından birinde, “‘Arap Baharı’ adıyla anılan olaylar zinciri, bana 1848’i hatırlatıyor; o zaman da, bir ülkede alevleniveren devrim, çok kısa bir süre zarfında, bütün kıtaya yayılıvermişti” demişti.


Hobsbawm daha iyi bilir elbette; ama, 19. yüzyılın tam ortasında, Avrupa’da ve ötesinde yaşananlara “devrim” demek yerinde mi, hâlâ tartışma konusu.


Tıpkı, bugün Tunus’tan Libya’ya, Mısır’dan Bahreyn’e, Rusya’dan Ukrayna’ya, Tayland’dan Brezilya’ya, Bulgaristan’dan ve tabii ki, Türkiye’ye yaşananların nasıl adlandırılacağı bilinemediği gibi...


Ne oldu o zaman ve ne oluyor bugün?


Halkların Baharı” olarak anılan, 1848 Şubat’ında Fransa’da başlayan ayaklanmalar zinciri, Avrupa’dan Güney Amerika’ya, yaklaşık 50 kadar ülkeyi etkiledi.


Bu ayaklanmalara yol açan başlıca sebepler, egemen siyasetçilere karşı duyulan tepki, orta ve alt sınıfların yönetimde söz sahibi olma talepleri, çalışan sınıfın ezilmesiydi.


Bugün de, aynı eksende alevlenen tepkiler yok mu?


O dönemde, imparatorluklara karşı ulus-devlet modelinin, daha “küçük”, insana daha yakın bir model olduğu inancı, milliyetçi hareketlerin de güç kazanmasına neden oluyordu.


Bugün de, merkezî karar alma mekanizmalarına karşı tepki, yönetimde “küçülme”, yerelleşme talepleriyle dışa vurulmuyor mu?


19. yüzyılda endüstrileşme ve medyanın (gazeteler, dergiler, her tür basılı yayın) yaygınlaşmasının yarattığı değişim, çalışan sınıfların yaşamını yeniden tanımlıyor, hem hayat tarzı, hem de algı, zihin dönüşümünü beraberinde getiriyordu.


Basılı yayınlar, politik bilinci artırıyordu; liberalizm, sosyalizm, milliyetçilik gibi akımların etkilerinin, dönemin koşullarına göre bir nevi şimşek hızıyla yayılması, toplumda etki-tepki mekanizmalarını beklenmedik biçimlerde şekillendiriyordu.


O dönem, basılı yayınların oynadığı rolü, fikir ve haberleri hızla yayma, zihinlerde ortak bir “kamusal alan” oluşturma görevini sosyal medya üstlenmiyor mu?


2007-2011 arasındaki küresel ekonomik kriz gibi, 1845-46’dan itibaren Kuzey Avrupa başta olmak üzere, coğrafya genelinde çeşitli yerlerde yaşanan kıtlık ve yoksunluklar da, halkları “seçkinlere karşı” bilemişti.


Dönemin kriz mağduru Yunanistan’ı, Gorta Mór diye anılan Büyük Kıtlığı (ilkinden bir yüz yıl sonra yeniden) yaşayan İrlanda idi diyebilir miyiz?


Marx’a Komünist Manifestosu’nu yazdıran, Paris’te barikatları ve Paris Komünü’nü kurduran longue durée/ uzun vadeli tarihsel dinamik, farklı kentler ve mekânlarda da, oralara özgü sosyal, ekonomik, toplumsal sorunlarla etkileşime girerek, yerel çaplı “1848’ler” yarattı. 


Köylüler, orta sınıflar, hatta orta üst burjuvazinin tepkiselliği ortaklaşınca da, Avrupa’da “her yer Paris, her yer başkaldırı” oldu.


Osmanlı ve Rusya, o dönem 1848 rüzgârını es geçti ve egemen oldukları coğrafya modernleşme sancılarını gelecek yüzyıllara yayarak yaşadı, yaşıyor.


Bence, 1848 ruhu, “kentli” olanın, bireyin, “modernin” ayaklanmasını temsil ediyordu.


Bugünkü Ukrayna’nın da, Batı kesimleri 1848’den etkilenmişti.


Tarihin tortusu”, bugün yüzeye çıkıyor ve 1848’de yarım kalanları, Ukrayna’ya çok şiddetli biçimde yaşatıyor belki de.


1848’in “devrim” olmamasının sebebi, Avrupa’da seçkinlerin yeni ortaklıklar kurarak, dağınık bir birlik oluşturan farklı kesimlerden göstericilere karşı yekpare bir güç oluşturmasıydı. Egemenlerin hem şiddetle göz korkutup, hem de ayaklananların taleplerinden bir kısmını (fazla da renk vermeden) politikalarını şekillendirmekte kullanması, 1848’i bastırdı.


Yenilgideki zaferse şuydu; bugün Avrupa, eğer dünyanın geri kalanına oranla bir refah ve özgürlükler beşiğiyse, bunda 1848’de ortaya çıkan dinamiğin etkisi büyüktür.


Bir yüzyıl kadar sonra da, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bugünün “1848 noktalarında” hayat çok daha güzel olacak.


Hatta belki, teknolojinin tarihi hızlandırmasıyla, bir elli yıla...


O zamana kadar tek dayanaksa, tarihin doğru yerinde durabilme onuru.



oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums