Gökkuşağı

  • 15.02.2014 00:00

 Ege, şubat ayında baharı donanmış şimdi.

Çiçeklenmiş ağaçlar, yeşilin en canlısından fışkırmış çimenler.

Ve koskocaman bir gökkuşağı.

Dağların arasından geçerken, bir an yağmur çiseliyor. Ama hava günlük güneşlik.

İşte böyle bir günde... Babamı, baharın orta yerine koyduk.

85 yıllık ömrü boyunca, hep Türkiye’nin, demokratikleşme açısından daha iyiye gideceği zamanı bekledi durdu.

O zaman da, tam manasıyla gelemedi hiçbir zaman.

Baharlar, hep yalancı oldu.

Babamın iş hayatı, İskandinavya ile bağlantılıydı.

Umudu, Türkiye’deki insanların da, orada olduğu gibi yüksek bir yaşam seviyesine ve hak-özgürlüklere kavuşmasıydı.

Debelenip duruyor” derdi Türkiye için...

Gerçekten de, ondan bize, bizden çocuklarımıza bu “Türkiye gerçeği”, “debelenme mirası” hiç değişmedi.

Babamın, neredeyse Cumhuriyet Tarihi ömrü, darbeler, yokluklar, eksiklikler, imrenmeler, kutuplaşmalar, çatışmalarla geçti gitti.

Otoritenin ceberutluğunu hep saçma bulduğu için, başkaldırmadan, sadece “takmayarak” kendi bildiğini okudu.

Annemle evlenecekleri günün arifesinde sıkıyönetim ilan edilmesi üzerine, Sıkıyönetim Komutanı’na gidip “Nikâhımı kıyacaksınız” diye tepinmesi örneğinde olduğu gibi...

Bugün düşünüyorum da, otoriteyi hiç mi hiç kafaya takmamayı, belki de babama bakarak öğrendim.

Hatta belki de siyaset ve gazeteciliğe olan merakım da, babamın bana hediyesi.

Dünyada ne olup bitiyor; hep eve gelen NewsweekTimeEconomistHerald Tribune’dan takip edilirdi. “Ajans”tan haberler dinlenir, özellikle beklenirdi.

Gerginliğin ve gerilimin eksik olmadığı Türkiye siyasetine olan ilgisine rağmen, babamın bana öğrettiği başlıca şeylerden biri, sakinlikti.

Hep orta yolu bulmaya çalışan, ortamda bir huzursuzluk oldu mu, muhakkak onu gidermek için çabalayan biriydi.

Bugün de, geriye baktığımda, ben de kırmadığım değil kırdığım kalpler için üzülüyorum sadece.

Onun ömrü billâh göremediği ideal Türkiye’sine kavuşmak çok zor, çok imkânsız değildi.

Babamın gıptayla baktığı “İskandinav ideali”, insanların insan yerine konduğu bir toplum düzeni, bir devlet yapısıydı aslında...

Sade, sakin, eşit ve kıymetin kıymetini bilen...

Farklı coğrafyalarda hep aynı inanış vardır; gökkuşağının ardına geçebilenin, hayatta olmayacaklara sahip olacağı söylenir.

Türkiye, gökkuşağının ardına bir türlü geçip, işte bu “imkânsızı” başaramadı.

Değil imkânsız bir ideal gibi gözüken “İskandinavlaşma”yı başarmak, İrlandalıların inandığı gibi, ufak bir mucize olan “gökkuşağının arkasında bir küp altın” bulmayı da yapamadı Türkiye...

Ve “altınları” yanlış yerde, kutular içinde buldu.

Mitolojik olarak, gökkuşağı “cennetle dünya arasında” bir köprüdür.

Tanrıça Iris’in, kurduğu bir köprü.

İlahi olanla, dünyevi olan arasında kurulan bağ...

Deniz ve gökyüzünün tanrıçası Iris, rüzgârlarla dünyanın bir ucundan ötekine uçar gider.

Ve tabii, başka dünyalara da...

Babamdan şimdilik ayrılırken, mükemmel bir gökkuşağı belirdi yolda...

Belirmesiyle de, bizim için mucizesini yarattı.

Dünyalar arasında köprünün kurulduğu ve babamın güzel bir yola çıktığı mesajını vererek...

Can’dan gelen Can’a gitti.


oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums