Palavra ve Pravda

  • 2.08.2013 00:00

 Pravda; yani Rusça, “gerçek”...


Pravda
, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin resmî yayın organı. Sovyetler Birliği’nin resmî yayın organı İzvestiya gazetesinin adı da, “Haberler” anlamına geldiğinden, “medyanın durumu” şöyle özetleniyordu: “v Pravde net izvestiy, v Izvestiyakh net pravdy”, yani “‘Gerçek’te, ‘Haberler’ yok, ‘Haberler’de de ‘Gerçek’ yok...

Bir gazete, eğer her satırını, “parti politikasına” uygun biçimde basmak zorundaysa; o “sahici” bir “gazeteden” bahsedebilir miyiz?


Pravda
’nın 1912’deki ilk sayısına, dijital arşivlerden ulaşıp göz gezdirdiğimde, ilk başyazısında, “Yalanlarla örülü bir ikiyüzlülük ağına karşı, gerçeklere olan talebe bir cevap olarak çıktığı” sözleriyle karşılaşıyorum.

Gazetenin ilk editörlerinden, Sovyetler’in en sert diktatörü Stalin, “Basın, partinin her saat başı ve her gün, kendi diliyle iletişim kurabileceği tek araçtır” diyordu.


Pravda
, bu bakış açısı bakımından bir sembol- “partinin sesi” hâline gelen gazetelerin “kod adı”.


Pravda
’yı kim okurdu?

Herkes ve hiç kimse...

Çünkü...

Sayfalarında, o gün “okunması gereken” ne varsa vardı.

Ne okunmamalı..”; yani aslında ne okunmalıysa o yoktu...

Tüm resmî daireler, devletle ilintili her kim, ne kurum varsa, Pravda’yı sürekli almak zorundaydı.

Propaganda ilminin en incelikli çalışılmışlarının seçkin örneklerini veren, kapalı kutu bir totaliter devlet olan Sovyetler bile çöktü.


Pravda
, 2012’de 100. yaşını kutladı. Bugün, Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin sahibi olduğu, haftada sadece birkaç gün çıkabilen bir gazete.

Son günlerde Taraf’ta, Mehmet Baransu’nun GDO’lu pirinç ithalatı konusunda dönen dalaverelerle ilgili haberleri, kilit önem taşıyor.

GDO’lu pirinç haberlerinin ilk çıktığı günleri anımsıyorum; ülkenin başlıca haber kanallarına, sözkonusu işadamının, bakanların yayınlar kesilerek nasıl çıkarıldığını... Kendilerine nasıl, “aklama endeksli” sorular yönetildiğini... Konuyla ilgili “uzman” olarak, genetiği ile oynanmış gıdalar konusunda dev bir endüstri olan bazı firmaların “desteklediği” akademisyenlerin, ekranlarda uzun uzun ahkâm kestiğini...

Eğer, bir ülkede, iktidar partisi, insanların yiyip içtiklerine yönelik böyle yolsuzluklara girişirse, değil o parti, o “sistem” günü gelir çöker. Radyasyonlu çayları içen siyasetçilere ve onları politikacı diye toplum önüne çıkaran sisteme ne olduysa, bugünkü muadillerine de aynısı olur.


Şu andaki geçmiş

Budapeşte’de, sokaklarda sıra sıra dişbudak ağaçları. Latince adıyla “Fraxenus”... Bu ağaçların, sarı-yeşil çiçeklerinin, biraz kuruyunca, esen her rüzgârda, kimi zaman tatlı ve yavaş lapalayan bir kar gibi, kimi zamansa tipi gibi çağladığı günler hâkim Budapeşte sokaklarına; sarı yaz karları.

Saçlarıma konan her sarı-yeşil dişbudak çiçeğinin düştüğü ânı izlerken, aslında geçmişi yaşamış, görmüş oluyorum sadece.

Bugün yaşadığımız her şey aslında “az önce”...

Gördüğümüz her şey, aslında saliseler öncesi gerçekleşmiş, ancak “şimdi” algılayabildiğimiz “gerçekler”...

Gözün, “var olanı” görüp de seçmesi, beyne mesajını iletmesi, beynin “mesajı” çözmesi, çözüp “gerekli mercilere” iletmesi... Bunlar olup bitene kadar, yani “görene kadar”, aradan saliseler geçmiş oluyor.

Hiçbir zaman, olanı olduğu anda göremiyoruz... Hep geçmişi yaşıyoruz aslında...

Türkiye’de de, siyaset ve basın, bugünkü hâliyle “tarih” oldu. Biz, hâlâ aslında geçmişte kalan bu hâliyle bir süre daha yaşamak zorunda kalacağız.


oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums