- 25.10.2013 00:00
Numan Hoca’yı, “12 Eylül Rejimi” karanlığının hüküm sürdüğü,
tarihsel Türkiye Komünist Partisi’ne karşı operasyonların yapıldığı
o dönemde, esaslı bir şekilde tanıdım. Daha önceden de tanıyordum
ama öyle çok derinlemesine değildi.
İlk karşılaşmamız, 12 Eylül Rejimi’nin Balıkesir Emniyet Müdürlüğü’nde
oldu.
Şunu baştan söyleyeyim, o günkü koşullarda beni hayata bağlayan,
bize moral veren kişilerin başında gelen bir yoldaşım, bir arkadaşım
oldu... Güler yüzü ve olayları soğukkanlılıkla ele alış biçimi ile hayatın
sadece belirli bir buhranlı dönemden ibaret olmadığını hep anlattı
bize, Emniyet Müdürlüğü’nün karanlık koridorlarında...
Açıklıkla söyleyeyim, o anlatımlardan sonra kendimi toparlayabildim
ve kendime gelebildim...
Şimdi anlatmaya gerek yok, o günkü koşullarda Emniyet’lere, 12
Eylül Rejimi’nin işkencehanelerine yolu düşenler bilirler, neyin
nasıl yaşandığını. Oraya bir düştün mü, normal bir insan olarak
kalman için mutlaka bir desteğe, bir morale gerek duyarsın. İşte
Numan Dönmez, benim için böyle bir destekti... Beni hayata bağlayan,
moral kaynağım bir insandı...
Hiç unutmayacağım... Belki de o günden sonraki hayatımı Numan
Hoca’ya ve Emniyet’in hücrelerinde tanıdığım Sabahattin Beyaz’a
borçluyum...
Sabahattin, Halkın Kurtuluşu Grubu ile ilgili olarak tutuluyordu...
Çok arayıp soruşturmama karşın, o günden sonra hiç göremedim,
izine rastlayamadım.
Numan Dönmez ile dostluğumuz, şu veya bu şekilde hiç kesilmedi
daha sonraları da. Cezaevi dönemi, onun için de bizim için de tam
bir övünç kaynağı oldu. Türkçe öğretmenliğini, cezaevi koşullarında
da sürdürdü. Edebiyat ve Dil Bilgisi dersleri verdi... Orada, üzerine
düşen görevleri aralıksız yerine getirdi...
Velhasıl iyi insandı... Aklını kullanandı... Işıklar içinde olsun...
Yorum Yap