Küresel Servet Raporu 2015 verilerine göre 250 trilyon dolarlık “küresel servetin” yüzde 50'si yüzde 1'lik kesimin elinde.

Ne güzel demişti Üstadımız, “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa…”

Verilere bakacak olursak, dünyada 1 milyarı aşkın insan günlük 1 doların altında gelirle hayatını sürdürmek zorunda.

Şu hale bakın: Dünyanın en büyük 50 bankasının toplam varlıklarının büyüklüğü, 187 ülkenin bir yılda ürettiği gayrisafi yurt içi hasılaya denk.

Ne kadar cici, ne kadar modern bir dünyamız var değil mi?

BM Genel Sekreteri geçen yıl, 15 yıl öncesine göre insani yardıma muhtaç olanların 12 kat arttığını açıklamıştı.

Demek “çağdaş uygarlık düzeyi” her sene kat be kat yükseliyor.

UHİM diyor ki: Dünya nüfusunun yüzde 14'üne tekabül eden 868 milyon insan açlık çekmekte, her yıl 2 milyonu aşkın çocuk da yetersiz beslenme nedeniyle ölmektedir.

Hakikat bu!

Her şey bu korkunç hakikati saklamak için…

Her şey…

Yüksek insanlık değerleri üzerine söylevler, çağdaş demokrasi nutukları, ne varsa…

Çile şairi, “Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor / Mekanı bir satıh, zamanı vehim / Bütün bir kainat muşamba dekor / Bütün bir insanlık yalana teslim” demişti.

Dünya, hep aynı dünya!

Aynı dünya, “ayağımızın bodrumunda.”

İnsanların açlıktan ölmesinin bile istatistiğin konusu olduğu dünyamızda her 5 saniyede 2 kişi açlıktan ölüyor, haberiniz var mı efendiler?

Her 5 saniyede de 21 bebek dünyaya geliyor.

Bu durumda, her 5 saniyede doğan 19 kişinin akıbetinin istatistiği kalıyor geriye.

Orhan Gencebay'ın, “Yaşadım mı öldüm mü anlayamadım” dediği şekilde hiçbir şey “anlayamadan” Hakk'ın rahmetine kavuşanların istatistiği var mı bilmiyorum.

Lakin iç savaşlarda öldürülenlerin muhakkak bir istatistiği vardır.

Geriye kalan nedir peki?

Dünyanın kanını içen yüzde 1'lik kesim ve bu kesimin güttüğü “çağdaş modern köleler” değil mi?

Bu yüzde 1'lik kesimin kurduğu dünya sistemini eleştirirseniz herkesten önce bu “modern köleleri” karşınıza dikerler.

Öyle korkunç bir sistemdir ki bu…

Müslüman camiden çıkar, Hıristiyan kiliseden, Yahudi havradan, ama, sonuçta gidilen “mabetler” aynıdır; yüzde 1'in kuruduğu faiz “mabetleri.”

Bir de direnenler var…

Bunlardan biri, “dünya 5'ten büyüktür” diyerek bu kokuşmuş küresel tiranlık düzenine başkaldıran Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'dır.

Nefretleri, öfkeleri bundandır.

Boyun eğmez oluşundandır.

Boyun eğdirmeye çalışmak için suikast teşebbüslerinden Fetullah Gülen'in 17-25 Aralık'taki “teknik nakavt” tertibine, Gezikalkışmasından 15 Temmuz'daki FETÖ işgal girişimine kadar yapmadıklarını bırakmadılar.

Hülasa, 2011'den beri her yolu denediler.

Biz de diyoruz ki, ne yaparsanız yapın, bu sistem değişecek. Daha doğrusu, değişmek zorunda, bu böyle gitmez.

Er veya geç değişecek…

Hiçbir etnisite hiçbir mezhep hiçbir meşrep gözetmeksizin yeryüzünün bütün mazlumları ele ele verip bu “küresel tiranlık sistemini” elbet bir gün değiştirecek.

Bizim hiç değilse böyle bir idealimiz, bir umudumuz var. Yani, dünya servetinin yarısının yüzde 1'in elinde olmasına isyanımız var.

Ya sizin neyiniz var “taşeron hazretleri.”

Çok uluslu tiranlara itiraz edenlere veya “Dünya 5'ten büyüktür” diyenlere karşı olmaktan başka.