Hocaefendi'ye saygı, 1995-2015

  • 11.08.2015 00:00

 Geçen gün “Hocaefendi'ye saygı” başlığını taşıyan yazımın yayımlanmasının üzerinden, dile kolay, 20 yıl geçtiğini fark ettim. Yirmi yıl üzerine yazmak ihtiyacını hissettim. Arzu edenler yazının tümünü kolaylıkla internetten bulup okuyabilirler. Burada yapmak istediğim, o sıra yaptığım tesbitlerin bugün ne ölçüde geçerli olduğu üzerine birkaç söz söylemek.

İttihatçılar ve Kemalistler arasında yaygın, dini modernleşmenin engeli gören, dinin yerine bilimi geçirmek isteyen, pozitivist felsefeden esinlenen bakış açısıyla, “Türkiye'de İslam'ın çeşitliliğini, büründüğü farklı biçimleri birbirinden ayırmak, çözümlemek, anlamak; dini ve siyaseti yerli yerine oturtmak, elbette ki mümkün olmaz…” şeklindeki tesbit muhakkak ki geçerliğini koruyor. Ne var ki, hemen ardından gelen, “Çok şükür ki, olduğu kadar özgürlük ve demokrasinin yardımıyla, toplumun zorlamalarıyla bu sığ anlayışları, yavaş yavaş da olsa aşıyoruz…” tesbitinde ancak bu kadar yanılmış olabilirim!.. Ne yazık ki, çağdaş bilim anlayışının terk ve reddettiği pozitivist bakış açısı Kemalistler (ve tabii asıl sahibi Marxistler) arasında yaygınlığından o günden bu yana bir nebze kaybetmiş değil.

Başka bir tesbit şu: “Görebildiğim kadarıyla (Fethullah Gülen) Hocaefendi, İslâm'ın bir siyasî ideoloji, bir parti felsefesi olarak kullanılmasına; toplumun inananlar ve inanmayanlar diye iki kutba bölünmesine karşı çıkıyor. Farklı inanan ve farklı düşünenlerin birbirlerine saygılı, hoşgörülü olmalarını; toplumda barış ve uzlaşmayı savunuyor. Bence Hocaefendi'nin çabaları, dini yerli yerine oturtmamıza yardımcı olabilir.” Doğrusu, aradan geçen 20 yıla rağmen bu tesbitteki isabeti ne kadar vurgulasam az.

Daha sonra şu gözlemleri sıralamışım: “Kimi ‘laik'lere göre durum kaygı verici: Hocaefendi ‘takiyye' yapıyor, yani İslâm devleti kurma uğraşında, dava uğruna yalan söylüyor; örtülü ve derinden çalışıyor. Kimi İslâmcılara göre, endişeye mahal yok: Necmettin Hoca ile Hocaefendi arasında ‘işbölümü' var. Necmettin Hoca siyasî yoldan, Hocaefendi eğitim yolundan aynı hedefe yürüyorlar. Komplo kuramcılarına göre ise Hocaefendi, tabiî ki ‘devlete çalışıyor'…” Ne yazık ki, zihinleri zehirleyen en bayağısından komplo teorileri, safsatalar dağılmadı. Bugünkülerin o günküleri gölgede bıraktığı çok açık… Yirmi yıl önce ne kadar geçerliyse, bugün de o kadar geçerli olan tesbit ise yazının sonundaki: “Hocaefendi'yi, din ile siyaseti ayıran; halkı kamplara bölebilecek düşmanlık kültürüne karşı çıkan; hoşgörülü bir İslâm anlayışının gelişmesine katkıda bulunan bir din adamı olarak algılıyorum. Hocaefendi'nin yaptıklarına saygı gösterilmeli.”

Bu yazı 29 Temmuz 1995'te Milliyet gazetesinde yayımlandığı zaman, askeri vesayet yanlılarının çeşitli saldırılarına maruz kaldım. Milliyet'in Kemalistleri benim için “Gazetenin altını oyuyor…” buyurdular; 2001'de işime son verildiğinde adeta bayram ettiler. Ama kabul etmem gerekir ki, o günlerde küfür edenlere, tehdit edenlere pek rastlamadım. Tabii, o günlerde “tvitter, mvitter…” yoktu, ama e-posta vardı. Şimdilerde ise Hizmet Hareketi'nin değerini bilen, “paralel yapı” safsatasına hak ettiği cevabı veren yazılarımın hedef olduğu, çoğunlukla AKP trollerinden gelen örgütlü küfür kampanyasında savrulan hakaretlerin ve tehditlerin bini bir para. Bu vesile ile hakaretleri sahiplerine aynen iade ediyorum.

Peki, yazılarıma o günkü tepkilerle, bugünkü tepkilerin ortak noktaları yok mudur? Hem de nasıl… 1) Farklılığın her türlüsüne engin hoşgörüsüzlük... 2) Azgın bir devlete tapınma ve sivil toplum düşmanlığı...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums