Demokrasiye evet, Erdoğan’a hayır!

  • 9.02.2015 00:00

 7 Haziran 2015 genel seçimleri Türkiye tarihine demokrasinin yeni bir zaferi olarak geçti. 1950’deki ilk zaferde halk tek–parti rejimine “Yeter!” dedi.

1983 seçimleri askerin dayatmak istediği, askere sadık partiler aracılığıyla yönetilme projesini bir kenara itti. 2002 seçimleri, bürokratik vesayet rejiminin tasfiyesine giden yolu açtı. 2015 seçimleri ise sandıktan beslenen otoriterliğe son dedi. Özgürlükçü demokrasiyi yaşayarak öğreniyor, yaşayarak sindiriyoruz. Bundan böyle ne askere, ne de sandığa dayalı otoriterlik sökmeyecek; insan hakları, hukuk devleti ve azınlıklara saygıya dayalı demokrasi giderek yerleşecek. 7 Haziran seçimleri, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığını; halkın kendini vasisi zanneden bir tek adam tarafından sürü gibi güdülmeyi kabul etmeyeceğini ortaya koydu. AKP’nin iktidarını sürdürmek için bütün devlet imkanlarını kullandığı, tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın açıkça iktidar partisinin kampanyasını yürüttüğü bir seçimde, halk yüzde 87 gibi yüksek bir katılım oranıyla sandığa giderek, tek başına iktidar olma imkanını AKP’nin elinden aldı; yolsuzluğa boğulmuş, topluma nefret saçan bir iktidara unutulmaması gereken bir ders verdi. En az 65 yıllık bir çok–partili yaşam tecrübesine sahip olan Türkiye’de seçmen bir kez daha özgürlüklere sahip çıktı; halkın kolektif aklına ve sağduyusuna güvenmeyenleri, “Müslüman toplumda demokrasi olmaz…” diyenleri bir kez daha mahcup etti. Bu seçim, “Bazen herkesi, bazılarını da her zaman kandırabilirsiniz, ama herkesi her zaman kandıramazsınız…” sözünün Türkiye için de geçerli olduğunu gösterdi. Giderek keyfileşen, yozlaşan ve otoriterleşen AKP iktidarı, “paralel yapı” safsatasını kullanarak, Mart 2014 yerel seçimlerinden ve Ağustos 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminden başarıyla çıktı, ama bu seçimde “milli irade”ye yenik düştü; Erdoğan’ın tek–adam olma emellerinin köküne kibrit suyu ekildi. Meşruiyeti sorgulanmaya başlayan Erdoğan, eğer cumhurbaşkanı olarak dönemini tamamlamak istiyorsa, bundan böyle ülkeyi kutuplaştırmaktan, muhaliflerine nefret saçmaktan vazgeçmeli; haddini bilmeyi, yani anayasanın ve yemininin çizdiği sınırlar içinde davranmayı öğrenmeli. AKP de, eğer giderek küçülmenin önüne geçmek istiyor ise, Erdoğan vesayetinden ve (ağır bir yenilgiyi seçim zaferi olarak göstermeye çalışan, seçim sonuçlarından habersizmiş gibi konuşan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere) siyasi kariyerini Erdoğan’a bağlamış olanlardan kurtulmanın bir yolunu bulmalı.

Evet, sonuçlar seçimlerin yenilenmesini kaçınılmaz kılabilir. Ne var ki, muhalefet partileri seçmene verdikleri sözü tutmalı ve AKP ile asla işbirliğine girmemeli. AKP ile koalisyona girmeye kalkışan partiler, bundan sonraki seçimde ağır bir yenilgiye mahkum olacaklarını akıllarından çıkarmamalı. Bir önceki yazımda altını çizdiğim üzere, muhalefet partilerinin hukuk devletindeki büyük tahribatın giderilmesi için asgari müştereklerde buluşabilmeleri, bunun için bir ittifak yapabilmeleri gerekir. Bu bağlamda, 17/25 Aralık Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturması zanlılarının yargı önüne çıkarılması; soruşturmayı yürüten yargı ve emniyet görevlilerinin görevlerine iade edilmeleri; sulh ceza hakimliklerinin ilgası ve bu mahkemelerce haksız yere tutuklanan kimselerin derhal tahliye edilmeleri; HSYK ve Yargıtay kanunlarında yapılacak değişikliklerle yargı bağımsızlığının güven altına alınması; basın özgürlüğünün güçlendirilmesi; barajın en çok yüzde 5 düzeyine indirilmesi şarttır. Şurası muhakkak ki hukuk devletindeki büyük tahribat giderilmeden Türkiye yoluna devam edemez. Öte yandan tek–adam, tek-parti iktidarının yol açtığı yozlaşma ve otoriterleşmeden çıkarılacak değerli bir ders, Türkiye koalisyon hükümetleriyle yönetilmeye alışması, bunu başarması.

7 Haziran seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri de, muhakkak ki Selahattin Demirtaş önderliğindeki HDP’nin yüzde 10’luk barajı paramparça etmesi. HDP’nin Demirtaş önderliğindeki başarısının,  Kürt sorununun barışçı ve demokratik bir şekilde çözümünün ve Türkiye’nin bütünlüğünün güven altına alınmasının yolunu açtığına inanıyorum. İrlanda’da IRA, İspanya’da ETA, Güney Afrika’da ANC ile edinilen tecrübeler, haksızlığa ve zulme karşı silahlı direnişlerin barışçı bir mecraya yönelebilmesi için barışçı-siyasi mücadele yollarının açılması yanında, direniş hareketinde iç dengenin sivil–silahsız–siyasi kanat lehine değişmesine bağlı olduğunu gösterdi. Bundan böyle barış görüşmelerinin tarafı, Meclis’teki HDP olmak zorunda.

Kâbus sona erdi! 7 Haziran’dan sonra Türkiye geleceğe iyimserlikle bakabilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums