Otoriterleşme barış getirmez

  • 13.11.2014 00:00

 Bazıları (çoğunlukla “akil adamlar”) şunu savunuyor: Erdoğan yönetimi, ülkenin temel sorunu olan Kürt sorununu çözecek, ülkeye barış getirecek. Bunun için şu veya bu yanlışını görmezden gelmeli, destek olmalıyız. Başka bazılarının da, “Erdoğan hele darbeci paralelleri devletten temizlesin, yeniden terk ettiği demokratikleşme reformlarına sarılacak…” dediğini biliyoruz.

Erdoğan yönetiminin Kürt sorununu çözeceğine inanmak, ham hayal. Yurttaşların temel hak ve özgürlükleri güven altına alınmadan Türkiye hiçbir temel siyasi sorununu çözemez. Bunların başlıcalarından biri olan Kürt sorununun halli için Kürtlerin ortak, meşru taleplerinin karşılanması gerekir. Bunun için yeni bir anayasayla Türkiye bir yurttaşlar devleti olarak yeniden tanımlanmalı, Kürtlerin dil ve kültür hakları tam olarak tanındığı gibi Kürt çoğunluklu bölgede yerinden yönetim tesis edilmelidir.

Erdoğan yönetimi ilk iki iktidar döneminde, zaman zaman ters yönde adımlar attıysa da, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirme yolunda ilerleyeceği; bunun sonucunda PKK’ya da meşru zeminde siyaset yolunun açılacağı, şiddetin son bulacağı umudunu uyandırdı. Ne yazık ki umutlar boşa çıktı. Yönetim tam tersine, giderek daha otoriterleşme, keyfileşme, yozlaşma ve kibirlenme yolunu tuttu. İç barışı temin arayışı, Kürtlerin sadakatlerinin kazanılmasına yönelik köklü reformlara değil, PKK’nın İmralı’da hapis lideri Abdullah Öcalan ile yapılan pazarlıklara bağlandı…

Bu pazarlıklarda tarafların birbirlerine zerre kadar güvenmedikleri iyice ortaya çıktı. Görünen o ki Erdoğan yönetimi en azından önümüzdeki genel seçimlere kadar bir oyalama taktiği uygularken, PKK da bundan güçlerini tahkim etmek, bölgede İslam Devleti’nin yol açtığı kargaşa ortamından uluslararası alanda meşruiyet kazanmak için yararlanmak çabasında.

İktidarını sürdürmek için muhaliflere düşmanlık körükleyen; yeniden siyasi rol üstlenmesi için askere çanak tutan; gözlerini önümüzdeki genel seçimde Türk milliyetçisi oylara diken bu iktidardan, Kürt sorununu çözmesi beklenemez. Ne yazık ki, otoritesi de giderek sarsılmakta. Öyle ki KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt çoğunluklu bölgede kamu düzenini sağlamak için devletin kendilerinden yardım talep ettiğini söylüyor.

Gelinen nokta maalesef şu: Yönetimin “çözüm süreci” dediği şey, can çekişmekte. Karşılıklı güvensizlik o ölçüde ki, Erdoğan görüşme yürüttüğü PKK için “Bizim için IŞİD neyse PKK da odur…” diyor. Bayık ise Erdoğan yönetimini Suriye’deki Nusra Cephesi’yle gizli bağlantılara sahip olmakla itham ediyor ve cihatçıları Afrin’i tehdit etmek için cesaretlendirdiğini söylüyor. “Kobani düşer veya Nusra Cephesi Afrin’e saldırırsa Türkiye’yle barış sürecine devam etmek artık mümkün olmayacak…” diye konuşuyor. (Independent, 12.11.2014)

HDP Van milletvekili Aysel Tuğluk, “Çözüm süreci aslında bitirilmiş diyebiliriz... Sanki hükümet bitirmiş ama bunun ilanını bizim yapmamızı istiyor. Çünkü çözüm sürecini bitirmenin bir maliyeti var. Bu maliyeti üstlenmek istemiyor ve bu faturayı da bize çıkartmak istiyor…” dedi. (VOA, 12.11.2014)

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “çözüm süreci”nin devamı için koyduğu şartlar şunlar: “Bir taraftan çözüm süreci sürerken bir taraftan da silahları bırakmamak olmaz. Mayıs 2013’te ülkeyi terk etmesi gerekenler, artık terk etmeye başlamalılar, silahları bırakmaya başlamalılar.” Bu şartlar hiç gerçekçi görünmüyor.

Derken dün HDP’nin İmralı heyeti, bir basın toplantısıyla şu açıklamayı yaptı: “Dün itibarıyla sürecin kaldığı yerden devam etmesi konusunda karşılıklı bir irade ortaya çıktığını da belirtmek isteriz…” Anlaşılan Öcalan “süreç”te ısrarlı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums