- 17.06.2014 00:00
İsveç, 1523’te Danimarka’dan bağımsızlığını kazandığı 6 Haziran gününü milli gün olarak kutluyor. İsveç’in Ankara Büyükelçiliği bu yılki kutlamanın temasını “Göçün İsveç’e katkıları” olarak seçmiş. Bunun muhakkak ki bir nedeni, oldukça liberal bir göçmen politikası izleyen İsveç’te yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığına bir cevap oluşu.
“Demokrat” sıfatını istismar eden bütün komünist ve faşistler gibi İsveç’teki ırkçı parti de “İsveç Demokratları” adını taşıyor. İlk kez 2010 seçimlerinde % 5,7 oyla (% 4’lük barajı aşıp) 349 üyeli parlamentoya 20 milletvekiliyle girdi. Geçen ay yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy oranını % 9,7’ye yükseltti. Son seçim yoklamalarına göre eylülde yapılacak genel seçimde % 8 – 9 dolayında oy toplayabilecek. AB’nin geri kalanından farklı olarak (Almanya gibi) İsveç’te de ekonomi kötü gitmiyor. Peki, ırkçılık niye yükseliyor? Bazı yorumculara göre, yükselen ırkçılık değil, önceden su yüzüne vurmayan göçmen karşıtlığı görünür hale geldi. Başkalarına göre, Avrupa’dan yayılan bir akım söz konusu.
İsveç’in merkez sağı da solu da yükselen ırkçılık ya da yabancı düşmanlığından son derece rahatsız. Muhafazakâr Parti lideri ve Başbakan Fredrik Reinfeldt, dedesinin dedesinin Afrikalı bir siyah olmasıyla övünüyor. Sosyal Demokratlar 6 Haziran’ı Stockholm’ün göçmen çoğunluklu Rinkeby semtinde kutladılar. Parti başkanı Stefan Löfven konuşmasında ırkçılığı tel’in etti; “İsveç’in geleceği burada, Rinkeby’de…” dedi; Hazreti Muhammed’in “Kendisi için istediğini kardeşi için de istemeyen gerçek mümin değildir…” şeklindeki hadisine gönderme yaptı.
Yoklamalara göre, eylülde yapılacak seçimde sosyal demokratlar 8 yıl aradan sonra yeniden iktidara gelmeye aday. Zira seçmenlerin artan bir bölümü, iktidardaki sağ koalisyonun özelleştirme politikalarıyla kötüleyen sağlık ve eğitim hizmetlerinden dolayı hoşnutsuz. Ancak, 8 partinin gireceği mecliste dengeler çok hassas olabilir; Almanya’daki gibi merkez sağ – sol koalisyon hükümeti gerekebilir ya da hemen erken seçime gidilebilir deniyor.
Ankara’daki kutlamaya İsveç’le şu veya bu şekilde ilgisi olan hemen herkes davetliydi. Büyükelçilik ikametgâhının bahçesinde, çiseleyen yağmur altında olmasına rağmen konuklarla dolup taşan resepsiyonda Büyükelçi Lars Wahlund konuşmasında, İsveç’teki Türkiye kökenli göçmenlerin sayısının bugün 150 bini bulduğunu; bunlardan 8 tanesinin milletvekili seçildiğini; Türkiyelilerin İsveç’in refahına ve kültürel zenginliğine büyük katkı yaptıklarını anlattı. İşadamı İshak Alaton, müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli ve doğma büyüme Göteborg’lu (Yötebory okunur) Türkiye güzeli Amine Gülşe de birer konuşma yaptılar.
Resepsiyonda Konya’nın Kulu ilçesi belediye başkanı Dr. Ahmet Yıldız’la tanıştım. 1970’lerin ikinci yarısında Stockholm Üniversitesi’nde Türkiyeli göçmenler üzerine yaptığım araştırma dolayısıyla o sıra Türkiyelilerin çoğunu oluşturan Kululuların birçoğunu tanımıştım. Onlarla ilgili unutulmaz anılarım vardır. Sayın Yıldız beni bu ay sonunda İsveç’in Kulu fahri konsolosluğunun açılışına davet etti. Fırsat bulursam gideceğim. Resepsiyonda sergilenen, Stockholm Zaman Temsilciliği tarafından hazırlanan Türkiye’den gelen göçün ilk yıllarına ait fotoğraflar beni duygulandırdı.
Son Ankara ziyaretimde hoş bir sürpriz Zaman’ın (tıpkı içinde çalışanlar gibi pırıl pırıl) yeni binası oldu. İdare sorumlusu Ahmet Yıldırım’ın yıllar boyunca biriktirdiği, en yaşlısı 1860’lardan kalma eski telefon, radyo, pikap, televizyon ve sair iletişim araçlarından oluşan sergi, bir müze yavrusu.
Yorum Yap