Suriye’de savaş ve barışa dair

  • 10.09.2013 00:00

ABD Başkanı Obama ilan ettiği “kırmızı çizgileri” aşan Esad diktatörlüğüne karşı “dar ve sınırlı” bir cezalandırıcı askeri müdahaleyi Kongre’nin onayına sundu; Kongre onay vermese de yetkinin kendisinde olduğunun altını çizdi. ABD ve müttefikleri, BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın Suriye’ye müdahaleye hazırlanıyor. Bu olası müdahale hakkında ne düşündüğümü bir kez daha okurlarla paylaşmak ihtiyacını hissediyorum.

 

Düzenli okurlarımın hatırlayacakları üzere, Suriye’deki iç savaşın başlangıcında ısrarla soruna diplomatik, politik bir çözüm bulunmasını savundum. Ankara’yı Moskova ve Tahran ile sahip olduğu iyi ilişkilerden yararlanarak, bu çabaya odaklanmaya çağırdım. Ne var ki diplomatik çabalar, şu veya bu nedenle, sonuç vermedi; iç savaş tırmandı. Bugüne kadar 100 bin Suriyeli can verdi, 2 milyonu komşu ülkelere sığındı, 5 milyona yakını da kendi ülkesinde mülteci haline geldi.

Esad diktatörlüğünün Rusya, İran ve Hizbullah’ın artan diplomatik, askeri ve mali yardımlarıyla iç savaşta giderek inisiyatifi ele geçirmesi üzerine, savaş alanında dengenin sağlanması, böylelikle müzakere yoluyla çözüme yol açılabilmesi açısından muhalefetin silahlandırılması gereğini savundum. Çatışmalarda kimyasal silah kullanıldığının ortaya çıkmasından sonra da şöyle yazdım: “ABD öncülüğünde kurulacak uluslararası koalisyonun diktatörlüğün zulmüne dur diyebilecek ve tarafları müzakere yoluyla çözüme zorlayacak nitelikte bir ‘insani müdahale’de bulunmasına olumlu bakıyorum…” (29.08.2013)

Yazıma özellikle Batılı okurlarımdan tepkiler geldi. Bu tepkiler genel olarak “insani müdahale”ye yönelik itirazları içeriyordu. Suriye’ye yapılacak müdahalenin “insani” bir yönü olmayıp, Batı’nın / ABD’nin jeopolitik çıkarlarına hizmet edeceği, durumu daha da kötü hale getireceği, iç çatışmalar ne denli korkunç sonuçlar doğursa da her halkın kendi geleceğini kendisinin çizmesi gerektiği söyleniyordu. Ayrıca, Türkiye’nin bu müdahaleye hiçbir şekilde karışmaması, ABD, Suudi Arabistan ve İsrail ile aynı cephede yer almaması gerektiği de hatırlatılıyordu.

Cevaben şunları söylemek istiyorum: Radikal solculuk dönemini geride bıraktıktan sonra, yani yaklaşık 40 yıl öncesinden bu yana şu değerlere bağlıyım: Şiddetten, savaşlardan, silahlardan nefret ediyorum. Orduların ve her türlü silahların yeryüzünden silinmesinden yanayım. Anlaşmazlıkların müzakere yoluyla, politik yöntemle çözülmesini savunuyorum. Bu anlayışın bütün dünyaya yayılıyor olmasından mutluluk duyuyorum. Nitekim olası askeri müdahaleye ABD, AB ve Türkiye’de geniş muhalefet var.

Ama gerçekçi olmak zorundayız: Güç mücadeleleri devam ettiği sürece ordular da, silahlar da var olacak. 1990’larda Bosna ve Kosova’da olduğu gibi “insani müdahale”ler pekala zulmü durdurabilir. Şurası muhakkak ki, bugün Suriye halkı geleceğini kendisi belirlemiyor. Baas rejimi sağladığı dış destekle kendi iradesini dayatıyor. Rejimin ateşkese zorlanması, giderek iki tarafın makul temsilcileri arasında yapılacak müzakereler yoluyla politik bir çözüme gidilebilmesi için, askeri dengenin sağlanmasından başka bir çıkar yol göremiyorum.

Elbette ki, yanılıyor olabilirim. Suriye’ye ABD öncülüğünde “sınırlı ve dar” bir müdahale, hiç beklemediğim, bugünden daha kötü sonuçlara yol açabilir. Şunu da kabul ediyorum: Türkiye’nin güney komşumuzda barış ve istikrarın bir an önce sağlanmasındaki ulusal çıkarı tercihlerimi etkiliyor olabilir. Şimdi bir küçük umut, ABD’nin müdahale tehdidinin, Moskova ve Tahran’ın devreye girmesiyle siyasi bir çözüme yol açması.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums