Suriye trajedisi devam ediyor

  • 20.07.2013 00:00

 Suriye halkının yaşadığı, tarihin en büyük trajedilerinden biri dünyanın gözleri önünde devam etmekte.

 

Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, Beşar Esad diktatörlüğüyle muhalifleri arasındaki çatışmalarda ölenlerin sayısı 100 bine dayandı; başta Lübnan (600 bin), Ürdün (500 bin) ve Türkiye (400 bin) olmak üzere Irak ve Irak Kürdistan’ı dahil komşu ülkelere sığınan Suriyelilerin sayısı 1,5 milyonu aştı. Sünni burjuvazinin ve askerlerin rejimi giderek terk etmesine, tümüyle Nusayri azınlığa dayanır hale gelmesine rağmen Baas diktatörlüğü, İran, Rusya ve Hizbullah’tan aldığı destekle kuvvet dengesini lehine çevirmeye başladı. Suriye’deki kriz, başta Türkiye ve Ürdün olmak üzere ABD’nin müttefiklerinin istikrarını tehdit ediyor.

Buna rağmen Barack Obama yönetimi, diktatörlüğün yıkılmasını istediği halde, bugüne kadar trajediye son vermek için harekete geçmedi. İki gün önce ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey, Senato’da yapılan bir oturumda, isteği üzerine Obama’ya müdahale seçenekleri sunulduğunu, bunların yönetim tarafından müzakere edildiğini açıkladı. Seçenekler başta kimyasal silah depoları olmak üzere ana askerî hedeflerin bombalanmasını, uçuşa yasak bölge ilanını ve kara harekatını içeriyor. Bunlar arasında El Kaide’ye bağlı muhalif unsurların insansız hava araçlarıyla vurulması da var. (The Daily Telegraph, 18.07.2013) Ne var ki Dışişleri Bakanı John Kerry, dün Ürdün’deki Suriyelilerin sığındığı Zaatri mülteci kampını ziyareti sırasında, sığınmacıların ABD’nin duruma müdahale etmesi için ısrarlı talepleri karşısında, “Bu iş sanıldığı kadar kolay değil...” dedi. (Wall Street Journal, 19.07.2013)

Evet, ABD Bosna’da, Kosova’da yaşanan trajedilere kayıtsız kalmadı; Libya’da Kaddafi diktatörlüğünün devrilmesine omuz verdi. Peki,  neden Suriye’de yaşanan trajediyi seyrediyor? İtiraf edeyim ki, bu soruya en doyurucu cevaba Al-Hayat gazetesinde yayımlanan, “Suudi Arabistan ABD’nin Suriye’de yeni bir hayal kırıklığı yaratmasından kaygılı” başlıklı ve Halit Al-Dakhil imzalı yorumda rastladım. Yorumda (“eşitlik ve adalet değerleri sayesinde Beyaz Saray’a gelen bir Afro–Amerikalı” olan) Obama’nın Suriye’ye seyirci kalmasının nedenleri şöyle sıralanıyor: 1) Obama dış politikasında bir kararlılık yok. Bush yönetiminin etkisinden kendini kurtaramıyor; bu yüzden Irak ile Suriye arasındaki farkı göremiyor. 2) Birinci önceliği, İsrail’in çıkarları ve güvenliği. İsrail, Beşar Esad’ın yerinde kalmasını tercih ederdi, fakat bu mümkün olamayacağı için, Suriye’nin olabildiğince tahrip olmasını, “Arapların birbirlerini öldürmelerini” istiyor. 3) Obama, Suriye krizinin Rusya ile uzlaşmayla çözümünü tercih ediyor. Bu açıkça ilan edildi. İlan edilmeyen, İran’la da uzlaşma aradığı. Hasan Ruhani’nin başkan seçilmesinden sonra bu eğilim daha da güçlendi. 4) 11 Eylül’den sonra Washington bölgede Sünni hakimiyetinin kırılması gerektiğine karar verdi. Irak’ı İran’ın Şii müttefiklerine terk etmesinin nedeni bu. (12.07.2013)

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’deki krizin Türkiye’yi ne kadar etkileyebileceğinin görüldüğüne işaretle, BM Güvenlik Konseyi’ni göreve çağırmakta, “BM Güvenlik Konseyi, eğer BM Güvenlik Konseyi olmanın gereğini yapacaksa, an bu andır” demekte, kuşkusuz, yerden göğe haklıdır. Suriye’deki trajediye dur demenin zamanı çoktan geçmiştir. Ne var ki, ABD ile Rusya (ve İran?) arasında uzlaşma sağlanmadan BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçmesinin söz konusu olamayacağı ortada. ABD inisiyatifi eline alır mı? Muhtemel görmüyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums