- 15.12.2012 00:00
Geçen aralık ayında Irak Kürdistanı’na ilk ziyaretimde, esin kaynağını Fethullah Gülen Hocaefendi’den alan, Hizmet hareketinin Irak’ta açtığı (ilk – orta – lise düzeyinde) okulların sayısı 25, bölgede açtığı okulların sayısı 17’ydi.
Türkiye ile Irak Kürdistanı arasındaki ekonomik karşılıklı bağımlılığın derinleşmesine, en büyük katkıyı Türkiye kökenli şirketler yapıyorsa, kültürel yakınlaşmaya en büyük katkıyı da kuşkusuz Fezalar Eğitim Kurumları’nın açtığı okullar yapıyor. Talip Büyük’ün aktardığına göre, okulların öncüleri bölgede iç çatışmaların yaşandığı 1990’ların ortalarında, “dünyanın Saddam’a, Saddam’ın Kürdistan’a ambargo uyguladığı” çok çalkantılı, çok güç bir dönemde kuruldular. Çalışmalarıyla adım adım, “bölge insanlarının eğitimine katkıda bulunmaktan, iki ülke arasında gönül bağları kurmaktan öte bir amaç gütmediklerini kanıtlayarak halkın güvenini kazandılar” ve çoğaldılar. Bugün ücretli ve burslu 12 bin dolayında öğrenciye hizmet veriyorlar.
Hayli rekabetçi seçme sınavlarıyla girilen ve görece yüksek ücret ödenen bu okullarda okumak bir ayrıcalık. Mezunlarının hemen hepsi üniversitelere girmeyi başarıyor. Gerek iktidardaki KDP (Barzani) ve KYB (Talabani) partilerinin, muhalefetteki Goran partisinin ileri gelenleriyle, gerekse Süleymaniye Üniversitesi rektörü ve yardımcılarıyla yaptığımız temaslarda okulların verdiği hizmetten övgü ve takdirle bahsedildiğine tanık olduk.
2008’de açılan ve halen 1.800 öğrencisi olan Ishik Üniversitesi’nin düzenlediği “Demokrasisi, Ekonomisi ve Dış Politikasıyla Türkiye” konulu panel dolayısıyla bölgeyi ziyaret eden akademisyenler grubu olarak Erbil’deki Gulan (yani Güller) İlkokulu’nu, Süleymaniye’de de Selahattin Eyyubi Koleji’ni ziyaret ettik. Öğretmenlerin verdiği bilgilere göre, fen derslerinin İngilizce, sosyal konulu derslerin Kürtçe ve Arapça dillerinde okunduğu, seçmelik olarak da Türkçe dersi alınabilen okullardan öğrenciler genellikle dört, evet tam dört dil (Kürtçe, Arapça, İngilizce ve Türkçe) bilerek mezun oluyorlar. Elbette ki bölgenin çok dilli ortamı buna önemli katkıda bulunuyor. Yine de Türkiye’de Kürt çocuklarına iki dilli (Türkçe – Kürtçe) eğitim verilemeyeceği iddiasında bulunanların bu okulları ziyaret edip, dört dilliliği nasıl başardıklarını öğrenmeleri mümkün. Bu alanlarda çalışan eğitimcilerimize de, bu zengin tecrübeden alınacak dersleri araştırmalarını kuvvetle tavsiye ediyorum.
Süleymaniye Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Salahaddin Said Ali ve yardımcısı Prof. Dr. Nazar M. Amin’in ısrarla üzerinde durdukları bir talep, Türkiye üniversitelerinin bölge öğrencilerine burs ve kontenjan tahsis etmeleri. “Batı üniversitelerinden her yıl temsilciler gelip öğrencilerimize master ve doktora bursu vermeyi öneriyorlar; niye Türkiye üniversitelerinden gelen yok?..” diye soruyorlar. Geçen yıl Duhok Üniversitesi Rektörü (şimdi bölge eğitim bakanı) Prof. Dr. İsmet Halit de, bölge üniversitelerinden mezun olan Türkiyeli öğrencilerin diplomalarına denklik tanınmayışından şikâyet etmişti. Bu taleplerin karşılanmasının Türk – Kürt yakınlaşmasına ne denli büyük bir katkı yapacağının altını çizmeme gerek yok sanırım. s.alpay@zaman.com.tr
Yorum Yap