DAİŞ saldırılarında Şengalin bilinmeyenleri ve Şengalde neler oldu?

Şengalde neler oldu sorusu açısından bu dört köy önemlidir. Çünkü yaşanan kayıplar ve trajedinin hemen hemen yüzde yetmişi bu dört köyden yaşananlardan müteşekkildir.

DAİŞ saldırılarında Şengalin bilinmeyenleri ve Şengalde neler oldu?
21.09.2015 - 23:26
1606

 Şengalde neler oldu sorusu açısından bu dört köy önemlidir. Çünkü yaşanan kayıplar ve trajedinin hemen hemen yüzde yetmişi bu dört köyden yaşananlardan müteşekkildir. 

 Musul’un İŞİD’in eline geçmesinden sonra Ağustos 2014 başında DAİŞ yönünü Kürdlere ve Kürdistan’a çevirdi. Bu süreçte yaşanan acı ve trajedilerin çoğuna medya üzerinden, Dünya haberdar olma imkânı buldu. Ancak her medya kuruluşunun olup biteni kamuoyuna yansıtırken manipülasyonu esas alan bir tutumu sergilediğine de hepimiz şahitlik ettik. Bu nedenle Şengal’de neler oldu sorusuna normal medya üzerinden haberdar olmaya çalışanların doğru bir cevap bulma imkânı da olmadı.

Dolayısıyla hemen hemen her insanın zihninin bir yerinde net cevabı aranan sorular olarak durmaya devam ediyor. Bu sorulara cevap bulabilmek amacıyla DAİŞ’’in Kürdistan’a saldırısından bu yana sahada yer alan ve yaşananların neler olduğuna hem şahitlik eden hem de bire bir canlı tanıkların anlatımına şahit olmuş Peşmerge Eğitmeni ve eski bir gerilla olan Dr. Sait Çürükkaya ile konuşma fırsatı bulduk.

Çürükkaya olup bitenleri önce istatistiki veriler ışığında ortaya koymanın zorunluluğuna işaret ediyor. Çünkü ortalıkta afaki verilerin dolaştığını veya tahminler üzerinden bazı verilerin ortaya konulmaya çalışıldığını ifade ediyor. Sonrasında ise askeri bir uzaman olarak yaşanılanların o gün en azından neden bir kısmının önlenmesinin mümkün olamadığını stratejik açıdan değerlendirerek ortaya 

Dr. Sait Çürükkaya’ya o süreçte Şengal’de ne oldu sorusunu yöneltiyoruz.

3 Ağustos 2014 yılında DAİŞ Sadece Şengal’e değil, Şengalden Hewler’e kadar büyük bir cephede Güney Kurdistan’a saldırılar düzenlemeye başladı. Bu saldırılar sırasında en fazla zarar gören kesim Ezidilerdi, ki farklı bir inanca mensup olan Şengal Ezidileri DAİŞ tarafından öncelikli hedef olarak seçilmişlerdi.

DAİŞ saldırıları sırasında Şengel’den bu dönemde göç etmek zorunda kalan toplam “Dörtyüzbin” kişidir.Bu sayının yüzde doksan beşi Ezidi’lerden oluşmaktadır. Geri kalanlar ise KDP’ye destek veren diğer Kürdlerden ve orada bulunan Kürdistan Bölgesel yönetimine bağlı yöneticilerden oluşmaktadır.

Göç eden 400.000 insanın dışında toplam “5838” kişi bu dönemde DAİŞ’în eline geçiyor. Bu sayının dışında “280” kişi göç sırasında dağlara doğru kaçarken açlık, susuzluk ve hastalık gibi nedenlerle yaşamını yitiriyor. Yine göç sırasında “890” kişi ise çeşitli nedenlerle yaralanıyor.  Kaçırılan toplam“5838” kişiden şuana kadar cenazesine ulaşılan kişi sayısı “1280”dir. Bunların çoğu toplu mezarlardan tespit edilmişti. Tespit edilen toplu mezar sayısı ise 12’dir. Şuana kadar DAİŞ tarafından kaçırılanlardan kurtarılan kişi sayısı bugün itibarıyla “2200” civarındadır. Kurtarılan kişilerle ilgili bu verilere ulaştığımda henüz sayı “1986” kişi idi.

Kurtarılanların dağılımı ise şöyledir. “300” erkek, “758” kadın, “456” kız çocuğu, “473” kişi ise erkek çocuktur. Kaçırılan “5838” kişiden halen “2562” kişinin DAİŞ’in elinde olduğu düşünülüyor. Ancak bunlardan bir kısmının öldürülmüş olabileceği düşünülmektedir. Ancak bunlardan herhangi birisine ait cenazelere ulaşılamadığı için kesin bir şey söyleme imkânı da yok.

Bu noktada Çürükkaya’ya DAİŞ tarafından esir alınanların nasıl kurtarıldığını soruyorum.

Kürdistan Hükümeti bir komite oluşturmuş, esir alınanlardan birine herhangi bir yolla bağlantı kurulduğunda aileler bu komisyona başvuruyor. Komisyon tarafından ailelere para yardımı yapılarak esir alınan kişiye karşılık fidye ödenerek kurtarılıyorlar.  Dolayısıyla kurtarılanların büyük kesimi bu yolla kurtarılmıştır.

Çürükkaya’ya şunu yöneltiyoruz. Toplam dörtyüzbin insanın bölgeden kaçtığını belirtiniz. Peki, esir alınan 5838 kişi neden kaçamadı veya kaçma ihtiyacı duymadı?

Şengal’in 12 km güneyinde yer alan Koço köyünde yaşayan Ezidi Şeyhi Ahmet Caso’ya bağlı Dört köybulunmaktaydı. Bu köyler “Koço, Xatimi, Gundê Tıl Kesaba Kevn, Şehwani ve Azimi”dir. Ahmet Caso Daiş taraından Musul İşgali gerçekleştiğinde daha önceden tanıdığı ve arkadaşı Musullu bir Arap olan Ebu Hamza’yı (Daiş’e katılmış) telefonla arayarak kendilerine yönelik bir planın olup olmadığını soruyor. Hatta kendisine “bizi öldürecek misiniz?” diye sorar. Ebu Hamza Ahmet Caso’ya garanti vererek kadim dost olduklarını ve kendilerine dokunulmayacağına garanti vererek ‘eğer biz gelirsek ki geleceğiz. Geldiğimizde herkes evlerinin üzerine Beyaz bir bayarak assın.’ Bunu yapanlara kesinlikle dokunmayacağız. Bunun üzerine Ahmet Caso kendisine bağlı olan bu köylere kaçmaları için bir gerekçe olmadığını ve kendilerine herhangi bir şekilde dokunulmayacağını ifade eder. Bu nedenle söz konusu dört köyden olanlar kaçma gereği duymamışlardır.

Daha sonra DAİŞ bu köylere gelerek ‘elinizdeki silahları bize verin’ der. Ahmet Caso’nun telkinleri doğrultusunda bu köyler ellerindeki silahları teslim ederler. Silahları toplayan DAİŞ’liler köylerde hiçbir eyleme girişmeden ayrılılar. Ancak üç gün sonra tekrar köye gelerek ‘halifenin emir verdiğini ve Müslüman olmaları için ve üç gün süreleri olduğunu’ belirtirler. Ahmet Caso köylülerle istişarelerde bulunur. Teklif köylüler tarafından kabul edilmez. Bazı köylüler bunun üzerine köyleri terk ederek ayrılırlar. Ancak Ahmet Caso’ya güvenenler köylerinden ayrılma ihtiyacı duymazlar. Ahmet Caso Köylülerin Müslüman olmak istemediğini dostu ve arkadaşı olan DAİŞ’li Ebu Hamza’ya bildirir.

Üç gün sonra Ebu Hamza’nın da içinde bulunduğu DAİŞ’liler köye gelir. Köylüler gelenlere dostluk ifadesi olarak hayvan keserek karşılarlar. Yemekler yenilir ve Ebu Hamza yeni kararı açıklar. ‘Müslüman olmayacağınıza göre, bundan sonra size Hristiyan olanlara tanınan hakkı tanıyacağız, dolayısıyla bizlerecizye vereceksiniz’. Dört beş gün sonra tekrar geleceğiz. Herkes köy meydanında (Okul ve ibadethane önünde) toplanacaksınız. Elinizdeki altın, para ve elektronik aletlerinizi bize vereceksiniz. Bizde getirdiğimiz araçlarla sizleri Kürdistan’a göndereceğiz.

Dört veya beş gün sonra bin civarında DAİŞ’li (Anlatıcıların hepsi gelenler içinde hiç kimsenin tanımadığı sadece iki kişi bulunduğunu belirtiyorlar) bu köylere gelir. İstenilen Altın, Para ve değerli eşyaları topladıktan sonra, kadın ve çocukları ayırıyorlar. Yaşlı kadın ve erkekler önce köylerden çıkarırlar ve bir miktar uzaklaştırıldıktan sonra topluca öldürülürler. Bulunan toplu mezarlar bu gruplara aittir.

Ahmet Caso’nun bulunduğu köyden alınan erkek ve yaşlı kadın grubunun çıkarılmasından biraz sonra gelen silah sesleri üzerine bir çocuk, Ahmet Caso’ya gelerek “Mamo götürdüklerini öldürüyorlar”  der. Bunun üzerine DAİŞ’li biri çocuğun başını okşayarak “yok yok kimseyi öldürmezler, neden öldürsünler” der. (Anlatıcı kadın bu haber üzerine Ahmet Caso’nun durumu fark ettiğini ve yüzünde endişe ve korku belirtisi oluşmaya başladı. Sonra Ahmet Caso’yu da köyden çıkararak öldürürler.)

Kadınlar ve çocuklar otobüslere bindirilerek TelAfer’e götürülürler. Ancak kadın ve çocuklar hala umutla Kürdistan’a gönderileceklerini beklerken götürüldükleri Tel Afer’de evlere doldurulurlar. Sonra içlerinden yavaş yavaş ayırarak satmaya başlarlar. Anlatıcılar bundan sonrası için farklı bölgelere satıldıklarını ifade etmektedirler. Ben bu anlatımı en az kurtulan dört kadınla konuştum hepsi ayrı ayrı yerlerde olmalarına rağmen hepsi aynı ayrıntıları ifade etmektedir. Bunlardan bir Rakka, Bir TelAfer, bir Felluce’den ikisi de  Musul’dan gelmişti.

Sayın Çürükkaya peki tüm bunlar yaşanmadan önce bunların önlenmesi mümkün değil miydi? Söz konusu dört köy Kürdistan’ın denetimin de değil mi?

DAİŞ’in Musul’u ele geçirmesinden sonra tartışmalı bölgelerin tümü Kürdistan’ın denetimine geçmişti. Peşmerge böyle bir saldırı beklemiyordu. Velev ki böyle bir saldırı olacağı bilinse bile askeri anlamda ne yapılırsa yapılsın o dört köyün korunması mümkün değildi. Çünkü 12km Şengal’in güneyinde yer alan o dört köy Arapların içinde bulunuyordu. Askeri bir önlem stratejik olarak alınsaydı bile hat ancak Şengal şehir merkezinden oluşturulabilirdi. Olaylar sırasında Peşmerge kaçtı vb. söylemlerin merkezinde yer alan mesele o dört köyün yaşadığı trajedidir. Her türlü önleme rağmen bu dört köyün korunması o gün için mümkün değildi.

Bu trajedide de temel etken o köylerin yıllarca komşuluk ve ticaret yaptıkları tanıdıkları Araplar tarafından öldürüleceklerine ihtimal vermemeleri ve Ahmet Caso’nun dostu DAİŞ’li Ebu Hamza’dan aldığı garanti idi. Dolayısıyla bu köyler önceden kaçma ihtiyacı duymadıkları gibi aralarındaki güven duygusu etkili olmuştur.  Ki köylere gelen DAİŞ’liler içinde iki yabancının bulunması bile daha önceden tanıdıkları insanlar tarafından öldürülebilecekleri ihtimalini düşünmediler. 

Şengalde neler oldu sorusu açısından bu dört köy önemlidir. Çünkü yaşanan kayıplar ve trajedinin hemen hemen yüzde yetmişi bu dört köyden yaşananlardan müteşekkildir. 

Sonuç olarak;

DAİŞ köylülere Müslüman olmaları için süre verdiğinde durumun vahametini fark eden iki köyün çoğunluğu kaçıyor. Yani Ahmet Caso aracılığıyla Ebu Hamza ya güveni duyulmasaydı burada kalan tüm köylülerin kaçma olanağı vardı. Eğer bu köylüler kaçsaydı zayiat bu kadar büyük olmazdı.

Askeri anlamda o koşullar içerisinde korunması mümkün olmayan “Koço, Xatimi, Gundê Tıl Kesaba Kevn, Şehwani ve Azimi” köylerinin komşularına duydukları güven sonuçta bu facianın yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Evet, Peşmerge böyle bir saldırı beklemiyordu. Ama bu ihtimali düşünseydi bile savunma hattını ancak Şengal Şehir merkezinden oluşturabilirdi. Arapların içinde olan ve Şengal’e 12 km uzaklıkta etrafı çevrili bu köyler korunamazdı. Bu dört köyü Peşmege bırakıp kaçmadı şeyhleri DAİŞ’ın sorumlusunun sözüne güvenerek orada kalması sonucu 4000 üzerinde insan DAİŞ’in eline geçti. Ancak Ahmet Caso’nun Ebu Kasım’a güven duyması ve ona inanması zamanında köylülerin tedbir almasını da engellemiştir.

Aracılığımızla kamuoyuna verdiğiniz değerli bilgilerden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Umarım bundan sonrası için yüzyıllardır her gün ölümlerle burun buruna olan Kürd halkı selamet ve sükünete erişir. Günümüzde Peşmerge eğitmenliği yapan ve eski bir gerilla olmanız hasebiyle emeğiniz için teşekkürler sayın Çürükkaya.

Yusuf Ziya DÖGER 

19.09 -.2015 Hewler 

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums