“Balıkçı”, Ağrı’da yaşananlar konusunda Kürt siyasileriyle jandarma komutanlarını işaret etti

Türkiye’de devlet ile PKK arasında arabuluculuk yapan ve medyaya bir süre “Balıkçı” rumuzuyla bilgiler veren İlhami Işık, “çözüm süreci”ni bitirmek isteyen iş ve dış güçler olduğunu söyledi.

 “Balıkçı”, Ağrı’da yaşananlar konusunda Kürt siyasileriyle jandarma komutanlarını işaret etti
16.04.2015 - 14:01
1853

 Türkiye’de devlet ile PKK arasında arabuluculuk yapan ve medyaya bir süre “Balıkçı” rumuzuyla bilgiler veren İlhami Işık, “çözüm süreci”ni bitirmek isteyen iş ve dış güçler olduğunu söyledi.

 Işık, İran ve Almanya’nın çözüme karşı direnen ülkeler olduğunu ifade etti.

 İlhami Işık, Rûdaw’ın sorularını cevapladı.

 Türkiye’de “çözüm süreci”yle bir yumuşama meydana geldiğini söyleyebilir miyiz?

 Evet, çözüm süreciyle bir yumuşama gelişti. Ağrı Diyadin’de yaşanan durum bu ülkenin bir numaralı gündemi oluyorsa, bir çatışma ihtimali Türkiye’de herkesi kaygılandırıyorsa ve “Neler oluyor?” sorusuna götürüyorsa, demek ki çözüm süreci bu ülkede ciddi anlamda bir yumuşama yaratmıştır. Fiili olarak böyledir. Ancak ne yazık ki siyasetin dili bu yumuşamayı ifade etmiyor.

 Son 2 yılda sadece Suriye’de 20 bin çocuk öldürüldü. Bizim ülkemizde bir çocuğun ölümü gündem olabiliyorsa veya bir çatışma ihtimali bu ülkede herkesi endişeye sürükleyebiliyorsa, yaşadığımız şey şudur: Çözüm süreci bu ülkede ciddi anlamda bir rahatlatma yaratmıştır. Ama ısrarla görmemek isteyenler var. Bu da bana göre ayıptır.

 Ağrı olayı çözüm sürecini sabote mi etti?

 Ağrı’daki olay çözüm sürecini sabote etmeye yönelik bir girişimdir. Bana göre Ağrı’da bilinçli tavırlar vardır. Ağrı’daki girişim ters tepki yarattı. Çözüm sürecinin daha fazla yaşaması ve daha kalıcı olması adına bizi harekete geçirdi. Kim hangi amaçla ve hangi niyetle yaparsa yapsın, bunu filliyete döndürme şansına sahip olmadığını yaşadık. Bakmayın siyasilerin Ağrı ile ilgili çok uçuk açıklamalarına; bu toplum artık çatışma istemiyor. Hangi gerekçe olursa olsun, ne adına olursa olsun ve hangi siyasi gerekçeye dayanırsa dayansın, bu toplum kendini çatışmaya kapatmıştır. Bu açık ve net görüldü. Hem oradaki insanların askere sahip çıkması da ortada...

 Ağrı’da yaşananlardan kim sorumlu?

 Ağrı’da yaşananlar iki yönlü.  Bir; bu kadar çözüm sürecine yönelik büyük kirli algıların yaşandığı bilinmesine rağmen, sürecin sadece ve sadece PKK’ye yaradığı propagandası aylardır canlı tutulurken, oradaki siyasilerin PKKlilerin ellerinde silahla şenliğe katılmasının engellememesi, bunun yolunu açan şeylerden bir tanesidir. Siyasiler bu duyarlılığı göstermemiştir. İkincisi; bu kadar yoğun ihbarlara rağmen, “işte ellerinde silahlı militanlar geliyor, örgüt propagandası yapılıyor...” bu kadar yoğun şeylere rağmen sadece oraya jandarmaya gönderen mülki amirler. Siyasiler orada basiretsiz davranmış, PKK’lileri şenliğe davet etmiş mülki amirler de oraya çatışma ortamının olmaması adına uyarıda bulunması gerekirken, yapmamış. Helikopteri yüksekten uçurmalarına rağmen bunu yapmamışlar, olay yerine jandarmayı göndermişler. Çatışma ortamının olmaması adına bunun olmaması lazımdı helikopterin yüksek bir yerden uçuş yapıp uyarılarda bulunması lazımdı.

 “Çözüm süreci”nde yer alıyor musunuz?

 Ben çözüm sürecinde düşüncelerimle fiilli olarak yer alıyorum. Çözüm sürecinin yol haritasını ben çizdim, çözüm süreci başlarken. 2012 yılının Eylül ayındaydı. O zaman kan gövdeyi götürürken ben Mayıs ayında ben “PKK silah bırakacak” demiştim. O zaman çözüm süreci deklare edilmemişti.  Ben düşüncelerimle her yerde varım.

 Çözüm sürecinde PKK ve devlet bundan sonra ne tür adımlar atacak?

 Siyasetle alakalı ne tür adım atılması gerekiyorsa onlar atılacak. Çözüm sürecinde adımlar atılıyor da... Çözüm sürecini ısrarla küçümseyenler var. Çözüm sürecinin en kutsal olan yönü, ölümlerin durmasıydı. Bu aşılmıştır. Onun için siyasetteki olay önemli. Bazı siyasi meseleler yüzyıl geçse de çözülmez. Örneğin İskoçlar herşeyleri var ama hala meseleleri var. Bu başka birşeydir. Temelde özgürlüklerin çoğu çözülmüştür. Şiddet artık bu topraklarda terkedilecek, siyasetin yolu açılacaktır. Siyasetin yolunun nasıl açılacağı da bellidir. Bu ülkede herkese siyaset yolu açılacaktır. “Siyaset yapmıyorum ve yapmak istemiyorum” diyenlerse marjinalleşirler. Bu böyledir. Bölgemiz çok hızla değişiyor ve gelişiyor. Türkiye bölgesel sorunların çözümünde kilit bir noktadadır. Bunu bölge halkları ve devletler de söylüyor.  Yaşadığımız gerçektir. Önümüzdeki Musul kara harekatı, bu durumu daha da hızlandıracak.

 Çözüm sürecinde hangi noktadayız?

 Çözüm sürecinin en temel noktasındayız. Çözüm sürecinde en tepe nokta nedir? Şiddetin ortadan çekilip, siyasetin tümüyle hayat bulmasıdır. Şiddetin ortadan kalkacağı en tepe noktadayız. Nitekim mesela KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Biz Türkiye ile artık savaşmak istemiyoruz” diyor. Ülkemizin Cumhurbaşkanı diyor ki, “Biz İran gibi PKK ile bir çatışmaya son verebiliriz...” Bundan daha öte bir durum var mı?  Bakmayın seçim sürecinde yaşadığımız diğer şeylere. Bu, “çözüm süreci”nin ana fotoğrafıdır, ana tahlilidir.

 Çözüm sürecinde yaşanan sıkıntılar nelerdir?

 Elbette çözüm sürecinde sorunlar yaşanıyor. Kürt sorunu büyük bir sorundur ve bölgesel bir sorundur.  Kürtler Ortadoğu’nun en önemli kilit unsurudur ve halkıdır. Kürtler’in yararına olmayan bir iktidarı Kürtler de tanımaz. Kürtler ve diğer halklar da bunun farkında. Diğer devletlerde bunun farkında. Uluslararası bir sorunda sorunların olmaması mümkün değil. Doğal olarak var.  Çünkü herkes işin içinde var.  Uluslararası ve bölgesel güçler var. Türkiye’de ölümüne bu iktidarın gitmesini isteyen ve sırtını Kürt siyasetine dayamak isteyen ciddi bir güç odakları merkezi var. Düne kadar Kürtler’den nefret eden ama bugünlerde Kürt’e aşkı oynayan çok büyük güç odakları var. Bunların tek amacı var; Kürler üzerinden mevcut iktidardan kurtulmak. Böyle bir durumda sıkıntı olmaması mümkün değildir. Elbette sıkıntılar var ama bunu aşacağız.

 HDP’nin seçime parti olarak seçime girmesinde hükümetle bir anlaşma mı var mı?

 Hayır, böyle bir anlaşma yoktur. Sanmıyorum. Zaman zaman bu tür spekülasyonlar oluyor ama gerçek değildir. Doğal olarak HDP barajı aşmazsa bundna en fazla yararlanacak olan AK Parti’dir. Ama tam tersi de olabiliyor. HDP barajı aşarsa bunda en fazla AK Parti zarar görür böyle bakıldığı zaman. HDP barajı aşsa da, aşmasa da Kürtler kazanacak. Bu ülkede Kürtler’in temel sorunları şiddet olmadan çözülecekse, benim açımdan barajın aşılıp aşılmaması teferruattır.

 İzleme heyeti oluşacak mı? Oluşacaksa kimler yer alacak?

Benim kanaatime göre çözüm süreci kapsamında bir izleme heyeti oluşacak. Oluşacağına inanıyorum.  Benim kanaatime göre biraz daha geniş bir izleme heyeti olur. İzleme heyetinin sadece akil insanlardan oluşmasını doğru bulmuyorum. Bu ülkede izleme heyetini inşa edecek çok güçlü beyinler ve yürekler vardır. Sayın Cumhurbaşkanı ve başka kimsenin izleme heyetine karşı çıkacağını tahmin etmiyorum. Evet, o gün Cumhurbaşkanı’nın karşı çıkması gibi bir durumu oldu, yaşanması gereken bir durumdu bir sürü kaygı ve endişeden ötürü. Bunun aşıldığını düşünüyorum.  Oluşur izleme heyeti.

 Çözüm sürecinde hükümetle cumhurbaşkanı arasında bir görüş farklılığı mı var?

 Hayır. Cumhurbaşkanı ve hükümet arasında bir görüş ayrılığı yoktur. Konuşmalara göre değerlendirirsek yanılırız. İfade tarzları görüş ayrılığı değildir. Konuşmalara göre değerlendirirsek yanılırız. “Dolmabahçe görüntüsüne karşıyım” diyen Erdoğan, 3 gün sonra, “PKK sorununu İran modeli gibi çözeceğiz” diyor. O zaman “Hangi Erdoğan?” sorusunu sormamak gerekiyor.  Koşulların getirdiği tavırlara bakmak lazım. Görüşler, ifadeler fikir ayrılığı anlamına gelmez. Örneğin; “Öcalan ile Kandil arasında görüş ayrılığı var” deniliyor ama öyle olmadığı çok belli. O kıt düşünceye bakmamak lazım.

 Çözüm sürecini bitirmek isteyen iç ve dış güçler var mı?

 Çözüm sürecini bitirmek isteyen iş ve dış güçler vardır. Hem de çok vardır. Hem de çok faaldirler. Şu anda iç güçlerin faaliyeti daha fazla. Daha önce ise dış güçlerin bölgesel ile uluslararası güçlerin faaliyeti fazlaydı. Denediler herşeyi ama başaramadılar. Almanlar ve İran çok karşıydı.  İran çözüm sürecine fazla karşıydı. Almanlar da çok fazla karşıydı. Onların dirençleri büyük oranda kırıldı. Ama İçerde bir kesim halen direniyor.

 PORTRE / İlhami IŞIK

 1959 Batman doğumlu olan Işık, 1997 yılında “örgüte yardım ve yataklık”tan hapse girdi ve 1999’da tahliye oldu. Çeşitli dergilerde yazılar yazdı. 19 80 öncesi İlerici Gençlik Derneği'nin Doğu ve Güneydoğu sorumlusu olarak liseli öğrencilerini örgütleyen Işık, o dönemde Abdullah Öcalan ile iletişim içinde olduğunu açıklamıştı. Kendisini hiçbir zaman PKK'lı olarak tanımlamadığını belirten Işık, son 18 yılda İmralı ile yapılan dolaylı ve doğrudan arabuluculuk görüşmelerindeki “en önemli isim” olduğunu ifade ediyor. “Çözüm süreci”nin öncesinde “Balıkçı” rumuzuyla medyaya konuşan Işık2ın söylediklerinin çoğu gerçekleşmişti.

http://rudaw.net/turkish/interview/15042015

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums