Munzur’a baraj değil, turizm lazım

  • 19.02.2017 00:00

 Türkiye’nin sayılı doğal güzelliklerinden birine sahip Munzur Vadisi, uzun zamandır baraj ve HES baskısı altında. Bir değil iki değil, Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde toplam dört baraj ve altı HES projesi yargı kararlarına rağmen hayata geçirilmeye çalışılıyor. Epeydir bu projelere karşı Dersim’de mücadele yürütülüyor ancak itiraz sesinin daha güçlü duyulabilmesi için geçen hafta aralarında milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti, sivil toplum ve meslek örgütlerinin de yer aldığı 50’nin üzerinde kişi ve kurum, Munzur Vadisi Milli Parkı’nda baraj ve HES yapılmaması için “Munzur Özgür Aksın Meclisi” kurdu.

Tam da bu konuyu gazeteci arkadaşım Veysi Polat, Diyarbakır’da Türkçe ve Kürtçe yayınladığı Abori dergisinin şubat sayısında ele aldı, Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Cengiz ile görüştü. Doğasıyla tam bir turizm cenneti olan Dersim, çözüm sürecinde tarihinin en olumlu dönemini yaşayan kentlerden biri. Sanayinin olmadığı kentte ilk kez OSB’de yatırımcılar yer tahsisi için sıraya girdi, turizm patlama yaptı ve ekonomi iyi bir dönem geçirdi. Ancak, çatışmaların yeniden başlaması olumlu giden her şeyi tersine çevirdi ve kent kaderine terk edildi. En büyük getirisi olan turizm ağır darbe aldı, bazı yatırımcılar iflas etti, bazıları batıya göç etti.

Kentte kışın kayak, yazın doğa ve inanç turizmi var. Munzur gözeleri, Alevilik inancının mekanları olan Kırklar Dağı, Düzgün Baba, Munzur Baba önemli merkezler. Ayrıca, pek çok insan dışarıdan kentin doğasını görmek için ziyarete geliyor. Barajlar tam da kentteki iki vadiye yapılacak.

Yusuf Cengiz, “Bu barajlar yapılırsa ziyaretlerin çoğu su altında kalacak. Aynı zamanda turizm yapma şansı kalmıyor. Halkın bu barajlara karşı çıkmasının iki temel nedeni var. Birincisi ziyaretlerin o vadilerde bulunması, ikincisi de 60 kilometre Pülümür, 60 kilometre Ovacık olmak üzere 120 kilometrelik sahil yolu diyebileceğimiz, insanların su kenarında yürüyüş, piknik yaptığı bir alanın yok olmasıdır. İnsanlar burada hem doğa hem de inanç turizmi için geliyor. Barajların yapılması durumunda hem ekolojik hem de ekonomik olarak ciddi zararlar olacak” diyor.

Bu yılın ocak ayında Munzur Vadisi Milli Parkı’nda yapımı planlanan Konaktepe Barajı ve HES I-II için Bakanlar Kurulu tarafından acele kamulaştırma kararı alındı. Aslında Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme hükümlerine göre Munzur Vadisi Milli Parkı Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alması gereken alanlardan biri. Hatta Munzur Üniversitesi Senatosu da Munzur Vadisi Milli Parkı’nın Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınması için gerekli kriterleri taşıdığına dair bir rapor hazırladı. Öte yandan, Munzur Vadisi Milli Parkı I. Derece Doğal Sit Alanı olarak tespit ve tescil edilmesi gereken bir alan.

Zengin bir fauna ve floraya sahip olduğunu söylemeye gerek bile yok. Munzur Milli Parkı’nda 1600 bitki çeşidi saptanmış, bunlardan yüzde 18’i Munzur’a endemik. Yakın zamana kadar neslinin tükendiği ifade edilen Anadolu Parsı’nın Munzur Havzası’nda yaşadığına dair işaretler ve akademik tespitler var. Dolayısıyla, buraya yapılacan en ufak bir müdahale tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitki türlerini tamamen yok edecek, diğerleri üzerinde de ciddi bir tehdit oluşturacak.

Hükümetten baraj projelerinden derhal vazgeçmesini talep ettiklerini dile getiren Yusuf Cengiz, barajların yapılması durumunda kentin siyasi, turizm, kültürel ve ekonomik bakımdan çok ciddi olarak etkileneceğini, baraj projelerinin kente hiçbir faydasının olmayacağını söylüyor. Cengiz, bu doğal zenginliklere sahip vadilere yapılacak HES ve barajlar yerine ihtiyaç duyulan enerji üretimi için güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilebilir enerji yatırımları yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Türkiye’de biz yerelin talep ve önerilerine rağmen merkezi yönetim tarafından planlanan ve eninde sonunda dayatılan projelerin örneklerini farklı ölçeklerde çok gördük. Munzur Vadisi’nde yaşananlar da bunun çok tipik bir örneği. Yönetim erkini elinde tutanların bu hamleleri çoğunlukla yerele rağmen gerçekleştirilmek istendiği için, ciddi bir direnişle karşı karşıya kalıyor. Her ne kadar, OHAL koşullarında direnişi gerçekleştirmek eskiye kıyasla hiç kolay olmasa da, sivil toplum alanı baskılanmış ve daraltılmış olsa da, yereldeki siyasetçinin, sivil toplumun ve meslek örgütlerinin bir araya gelerek seslerini duyurmaya çalışması çok değerli girişim…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums