- 17.06.2015 00:00
Ekonomik büyüklükte 2010’da dünyada 17. sırada olan Türkiye, 2014’te iki basamak gerileyerek 19. sıraya düştü. İktidarın bir dönem dilinden düşürmediği 2023’te ilk 10 ekonomiden biri olma hedefi epeydir gündemde yer bulmuyor. The Economist Intelligence Unit’in son günlerde yaptığı bir tahmine göre ise Türkiye, 2050’de maalesef ilk 20 içinde yok.
Hayaller 10 büyük ekonomiden biri olabilmekti ama gerçekler ilk 20’de bile tutunamayacağımızı gösteriyor. Yani, Türkiye dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan G20’den de hızla düşmek üzere…
İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl açıkladığı İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2014 verileri de bu gelişmeleri doğrular nitelikte. Şirketlerin listedeki yerlerinde bazı değişiklikler olsa da ilk 10 aynı kaldı, ilk üçün müdavimleri değişmedi. İlk sırayı önceki yıllarda olduğu gibi Tüpraş bırakmazken, son dönemde işçilerinin sözleşmelerini yenilememekte direnen ve işçilerin greviyle karşılaşan Ford Otomotiv ikinci veOyak-Renault üçüncü oldu.
Raporun en temel tespitlerine bakalım…
İSO 500’ün yarattığı katma değerin toplam sanayi katma değeri ve GSYH içinde aldığı paylar önemli bir gösterge. 2013’te İSO 500’ün temel fiyatlarla yarattığı brüt katma değerin sanayi içindeki payı yüzde 22,6 iken, bu oran 2014’te yüzde 21,5’e gerilemiş.
2012 ve 2013’te İSO 500’ün üretici fiyatlarıyla yarattığı brüt katma değerin GSYH içindeki payı ise yüzde 8,4 iken, bu oran 2014’te yüzde 7,5’e olmuş. Özetle 2014’te İSO 500’ün performansı genel olarak sanayi ve ekonomi performansının altında kalmış. Bu şirketlerin ihracatı 2014’te yüzde 3,1 azalarak 61,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Bu hâliyle İSO 500’ün iki yıl üst üste ihracatının gerilediği de önemli tespitlerden biri.
Şirketlerin finansal yapısının sağlıklı olup olmadığının en önemli parametrelerinden olan toplam borçların özkaynaklara oranı ise 2014’te de yüksek bir oran olan yüzde 132 seviyesini korudu.
Türkiye sanayisinde son yıllarda gözlenen değişimi ise en iyi üretim faaliyeti dışı gelirlere ilişkin göstergeler anlatıyor. Üretim faaliyeti dışı gelirler, temettü gelirleri, iştirak gelirleri, faiz gelirleri, net kambiyo kârları, menkul ve duran varlık satışları gibi unsurlardan oluşuyor.
İSO 500’ün üretim faaliyeti dışı gelirleri 2012’de yüzde 53,4 artarak 9,6 milyar liraya ulaşmış. 2013’te ise bu rakam yüzde 21,5 gerileyerek 7,5 milyar liraya inmiş. Ancak, 2014’te tekrar yüzde 80,6 artışla 13,6 milyar liraya fırlamış.
Üretim dışı gelirlerdeki bu artış 2008’den beri görülen en büyük artışa işaret ediyor. Bunun en önemli kaynağı da net kambiyo kârları ve gelirleri. Dolayısıyla, sanayici üretimi, ihracatı bir kenara bırakıp, dövizden kâr etme yani paradan para kazanma alışkanlığına geri dönmüş.
2014’te İSO 500’ün kendi faaliyetlerinden elde ettiği kârlılık oranı ise yüzde 6,4. Kârın büyüklüğü 30,5 milyar lira. Bu, bir önceki yıla oranla 6 milyar liralık azalmaya işaret ediyor. Bu azalmanın en büyük sebebi ise satışların maliyeti ve faaliyet giderlerindeki artış. Hâliyle döviz varlığından para kazanmak, bu tabloda üretmekten ve satmaktan daha zahmetsiz.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bizim için esas olan sanayicinin faaliyetinden elde ettiği kârdır. Bu rakamda gerileme olması oldukça düşündürücü. Sanayicilerin kârlılık artışında faaliyet dışı imkânlarının olumlu etkisi oldu. Ancak ana faaliyeti olan sanayiden elde ettiği kârlılığın asla geri plana itilmemesi gerekli.”
Teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan katma değere bakıldığında şirketlerin sadece yüzde 3,2’si ileri teknoloji üretebilen yeteneğe sahip. Burada da teknoloji yoğunluklarına göre en fazla katma değer yaratan sektörler eczacılık, bilgisayar, elektronik ve optik ürünler imalatı ile hava taşıtları ve uzay araçları.
Türkiye sanayisinin G20’de tutunabilmek için alması gereken daha çok yolu var.
pelincengiz@gmail.com
Yorum Yap