SİNOP- Türkiye İhracatçılar Meclisi, kasım ayı ihracat rakamlarını Sinop’ta açıkladı. Sinop, ihracatta ön plana çıkan bir kent değil, aksine yıllık 35 milyon dolar ihracatıyla epey gerilerde. Elbette, farklı karakteristik özelliklere sahip her kentin ihracatta, ticarette, sanayide ön planda olması beklenemez. Sinop gibi kentler sadece turizm potansiyelini harekete geçirerek önemli ekonomik değerler yaratabilir.

TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nda Sinop, Türkiye’nin en mutlu kenti olma unvanını kazanmıştı. Her ne kadar neo-Türk mimarisinin çirkinliklerinden nasibini almışsa da, yeşilin ve mavinin birbirine karıştığı kentin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihî varlıklar benzersiz. Genelde emekli ve memurların yaşadığı, trafik lambasının bulunmadığı huzurlu bir yer.

Burada bir Rusya parantezi açayım. Sinop ziyareti, Putin’in Türkiye ziyaretiyle aynı zamana denk düştü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, itiraz için sadece 10 gün askıda tuttuğu RusRosatom’un yapacağı Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’nin 3700 sayfalık ÇED raporunu Putin ziyareti öncesi onayladı. Bunu Erdoğan’ın Putin’e altın tepside hediyesi olarak okuyabiliriz. Santral için gereken 22 milyar doların 26 bankadan krediyle sağlandığı açıklanmıştı. Ukrayna kriziyle Rusya’dan hızlı sermaye çıkışı yaşandığı, petrol fiyatlarındaki düşüşün de başka bir darbe vurduğu belirtilirken, Rusya’nın santral için gereken finansmanı bundan sonra kolayca bulamayacağı kaydediliyor.

Malum, Türkiye, Sinop’ta ikinci nükleer santral projesi için Japon Mitsubishi ve Fransız Arevaile anlaştı. Bırakın kente nükleer santral kurmayı şehirde ne bir fabrika ne bir sanayi tesisi var.NKP (Nükleer Karşıtı Platform) ile Sinop’a yaptığımız ziyarette, nükleer santral yapılmak istenen, birinci derecede SİT alanı olan Hamsilos Koyu, İnceburun, Akliman, Sarıgölmevkilerini gezmiştik.

Türkiye’nin en kuzey noktası İnceburun’un yüzde 70’i orman arazisi. 150 kuş türünün ve 60’a yakın göçmen kuş türünün konakladığı Sarıkum Gölü, önemli kuş alanlarından biri. Sinop, yaklaşık 1600 bitki türüyle bir tanesi sadece Sinop’a endemik Sinop çiğdemi olmak üzere yaklaşık 120 endemik bitki türüne sahip. Türkiye’de avlanan balığın yüzde 70’i Karadeniz’den, Karadeniz’de avlanan balığın yüzde 30’u Sinop’tan geliyor. Sinop’ta avlanan balığın yüzde 70’i İnceburun’dan çıkıyor. Kentte yaklaşık 4000 lisanslı balıkçı var.

Ziyarette, Sinop Valisi Yavuz Selim Köşger’i de dinledik. 2016’ya kadar tektonik, sismik ve oşinografik fizibilite çalışmalarının süreceğini söyleyen Köşger’e göre, nükleer santralle birlikte kentte herşey ikiye katlanacakmış. İnşaat aşamasında 10 bin daha sonra 3000 kişinin sabit olarak çalışacağı santral kentte nüfusu, konut üretimini ve imara açılacak alanları ikiyle çarpacak yani... Bir turizm mottosu olabilecek “mutlu kent” sloganı da sizlere ömür.

Sabahattin Ali’nin de yattığı ve Aldırma Gönül şiirini yazdığı Sinop Cezaevi ve çevresi, AB’den alınan 9,7 milyon euro fonla restore edilecekmiş. Köşger, hem buranın nasıl bir turizm kenti hâline getirileceğinden bahsediyor, hem de nükleer coşkusunu sürdürüyor. İkisi birarada nasıl olur mu? “Yeter ki, bizi ifşa etmesinler, çevreciler nükleer karşıtı propaganda yapmasınlar” diyor özetle. Enerji Bakanlığı, nükleerle ilgili PR çalışması yapmak için bir firmayla anlaşmış. Sinop’ta teknoloji yoğun parçaların üretilmesi için nükleer OSB’si yapılması önerisi de yine Vali’ye ait.

Santralin deşarj suyu canlı hayatının olmadığı bir yere boşaltılacakmış. Kim nükleer santralden boşaltılan suyun olduğu yerde denize girmek, balık avlamak ister ki?

Çernobil’in, Fukuşima’nın hatıraları hâlâ tazeyken, nükleer sadece Mersin’in, Sinop’un meselesi değil, tüm ülkenin meselesi. “Gölge etme başka ihsan istemem” diyen Diyojen’in Sinop’u için de, daha yüksek “Nükleer santral kurma başka ihsan istemez” deme zamanı...

pelincengiz@gmail.com