- 21.08.2013 00:00
ABD Başkanı Barack Obama, ocak ayında ikinci kez Başkan seçilmesinin ardından yaptığı ilk konuşmada, ikinci başkanlık döneminde iklim değişikliğiyle mücadele için harekete geçmeyi taahhüt etmişti. Nitekim, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda birtakım öneriler getiren Obama, haziranda yaptığı bir konuşmada da, “İklim değişikliği gerçekliğini reddedenlere karşı sabrım yok” demişti. Bu noktada, hem Obama’nın sözlerini destekleyen hem de tersi şekilde fosil yakıt kullanan enerji endüstrisinin finanse ettiği iklim değişikliği inkârcılarının boş durmadığını ortaya koyan bazı gelişmelerden bahsetmek istiyorum.
İlki, bir kısmı geçen ocak ayında basına sızan, şimdi daha kapsamlı bir bölümü yayımlanan ancak tam metni eylülde yayımlanması planlanan IPCC’nin Fifth Assessment Report adlı raporu. AçılımıHükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli olan IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change) Birleşmiş Milletler himayesinde iklim değişikliği konusunda ülkeler arası bir fikir birliği oluşturmak amacıyla oluşturulmuş. Temel hedefi, bu panel aracılığıyla ülkeler arasında küresel ısınma ve iklim değişikliği konularında hükümetler arasında uyum sağlanması olarak özetlenebilir. IPCC, bugüne kadar dört kez Assessment Report yayımladı, ancak bu raporlarda hükümetlerin tam bir anlaşma gösteremediği görüldü. Raporun önemi, BM yönetiminde kurulan IPCC’nin, ülkeler arasında bilimsel verilere dayanarak, politik bir kanaate önderlik etmesinden kaynaklanıyor.
Dördüncüsü 2007’de yayımlanan raporun beşincisi, ABD’de özellikle Cumhuriyetçilere yakınlığıyla bilinen enerji şirketlerinin ve lobi gruplarının desteğiyle bilinçli iklim değişikliği inkârcılığı yapanları üzecek nitelikte. Uzmanlar, raporda, ağırlıklı olarak fosil yakıtların kullanımının artmasına bağlı olarak iklim değişikliğinin yüzde 95 oranında insan eliyle yaratılmış olduğuna dikkat çekiyor. Biliminsanları, iklim değişikliğinin sera gazı emisyonlarından kaynaklandığına yüzde 95 oranında emin, IPCC’nin 2007’de son yayımlanan raporunda, bu rakam yüzde 90’dı, 2001’de yüzde 66 olan bu oran 1950’lerde ise yüzde 50 civarındaydı.
Raporun bu kesinlikte kaleme alınmış olması önemli. Rapor, aynı zamanda sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda acil önlemler alınmasını özellikle vurguluyor. Emisyonların alınan önlemlerle azaltılması hâlinde sıcak artışının makul seviyelerde tutulabileceği belirtilirken, önlem alınmaması hâlinde sıcaklık artışının kontrol edilemez seviyelere geleceği kaydediliyor. Örneğin, 2100’de sıcaklık artışının 2.6 ila 4.8 derece arasında olacağı tahminine yer verilmiş. Raporda, daha önce yer almayan buz tabakaları ve deniz seviyesindeki artıştan, aynı şekilde küresel ısınmaya bağlı olarak kuraklığın pek çok bölgede yoğunlaştığından bahsediliyor. Özetle, rapor bize açık seçik yeni bilimsel bulguların konuyla ilgili şüphelere son vermek gerektiğini gösteriyor.
IPCC’nin ilk toplantısının yapıldığı 1989’dan sonra biraraya gelen ABD’deki iklim değişikliği inkarcıları, çok sayıda web sitesi, kişi ve kuruluşa büyük paralara akıtarak, dezenformasyon yoluyla kamuoyunda şüphe yaratma peşinde. Temel amaç, fosil yakıtların kullanımının azaltılmasının önüne geçmek ve tabii kârlarını koruyabilmek. Bunlar bazen bir petrol bazen de bir tütün şirketi olarak karşımıza çıkıyordu ancak son zamanlarda bu desteklerin adı gizli tutulan zengin finansörlerce verildiği söyleniyor. Kâr amacı gütmeyen bu grupların iklim değişikliği inkârcılığı için saçtığı para 400 milyon doları bulmuş. Cehaletten para kazananların metotları ise bir başka yazının konusu olsun.
pelincengiz@gmail.com
Yorum Yap