Sivil itaatsizlik: Vicdanın siyaseti

  • 23.06.2013 00:00

 Amerikalı düşünür ve erken bir çevreci olan Henry David Thoreau, 1849’da Civil Disobedience(Sivil İtaatsizlik) adlı makalesini yazdığında, ortaya attığı kavramla geleceğin en önemli siyasi eylemlerine ilham vereceğini öngörmüş müydü bilinmez ancak, ortaya koyduğu fikrin siyasi tarihte bıraktığı iz tartışma götürmez. Thoreau’ya göre, devlet bir makineye benzer ve bu makine zamanla çok fazla adaletsizlik oluşturabilir. Makine, çok fazla adaletsizlik ürettiğinde vatandaş, makineye müdahale etmek ya da makineyi durdurmak için bir direnç oluşturur. Bu da vatandaşın sivil olmasının gereği olarak, şiddetsiz şekilde gerçekleştirilir. Sivil itaatsizlik, temel olarak şiddeti dışlayan, haksız bir uygulamaya karşı tüm yasal yollar denendikten sonra başvurulan bir yöntem olarak benimseniyor. Yine, kavramın en önemli unsurları arasında eylemin kamuya açık şekilde hareket etmesi, kişisel çıkar arayışının ötesinde herkesin adaletsizlik karşısında çözüm arayışına katılması, dolayısıyla sivil itaatsizliğin kitlesel olması yer alıyor.

Gezi Parkı’ndaki pasif direnişin polisin biber gazıyla, tazyikli suyla sürdürdüğü şiddetle kırılmasının ardından, direniş, yenilgi şöyle dursun farklı boyutlarla sürdürüldü. “Duran Adam” gibi herkesin kısa sürede benimsediği bir sembol ortaya çıktı. Sessiz ve hareketsiz durarak Türkiye’deki gösterilerin yeni sembolü hâline gelen Duran Adam’ın ardından, bu tür yaratıcı eylemlerin devamının geleceği muhakkak. İstanbul’un geriye kalan parklarında gerçekleştirilen birbirini tanıma, dinleme, anlamaya dayalı forum etkinliklerinin de önemini vurgulamak gerek. Maruz kaldıkları saldırıları da.

Günümüzde genel olarak, anti-otoriter, anti-ırkçı, ekoloji tabanlı oluşumların ya da etnik kimlik, din veya LGBT referanslı grupların oluşturduğu pasif direniş ve sivil itaatsizlik eylemleri, yeni toplumsal hareketlerin de ortak paydasını oluşturuyor. Aynı zamanda, eylem ve ifade biçimleriyle de geleneksel işçi ve sınıf mücadelesinden de ayrışıyor. Küresel krizin derinleşmesiyle birlikte geçtiğimiz yıllarda Avrupa’da ve ABD’de dalga dalga yayılan Occupy,Indignados gibi sivil itaatsizlik eylemleri, genç, lidersiz ve örgütsüz olmalarıyla dikkat çekmişti. Bu tür sivil itaatsizlik eylemleriyle ilgili bilgilendirme yapan, haber veren, ülkeler arasında network kuran Avrupa’da ve ABD’de yüzlerce internet sitesi mevcut.

ABD’deki ırkçılık karşıtı hareketin en önemli aracının da, ekolojik, çevreci mücadeleninyolunun da yine sivil itaatsizlik eylemlerinden geçtiğini görüyoruz. Dünyaya şöyle bir baktığımızda, aslında en farklı sivil itaatsizlik eylemlerinin doğaya müdahale içeren girişimlere yönelik olarak Hindistan’da yapıldığı ortaya çıkıyor. Sivil itaatsizliğin dünyada duyulması ve yaygınlaşmasında başrolde olan Mahatma Gandhi’nin 1930’da 60 bin Hintli ile yaptığı Tuz Yürüyüşü, bu eylemlerin en önemlileri arasında sayılıyor. ABD’de 1955’te belediyenin otobüslere koyduğu ırklara göre oturma düzeninin çiğnenmesi, hafızalara en fazla yer etmiş sivil itaatsizlik eylemlerinin başında geliyor. Yine, 1967’de Vietnam Savaşı’nı protesto etmek için askerlik dairesinin önündeki oturma eylemi de yine bunlardan biri.

Almanya’da özellikle sivil itaatsizlik eylemleri, nükleer santrallere karşı yapılıyor. Geçmiş yıllardasantral kurulacak alanların işgali, çalışmaların oturma, yol kapatma gibi pasif direniş yöntemleriyle engellenmesi, elektrik faturalarının nükleer enerjiden gelen kısmının ödenmemesine yönelik çağrılar bunlardan sadece birkaçı. Yine nükleer santral karşıtlığı temelinde, Almanya’dakine benzer eylemler Fransa’da da gerçekleştirilmiş. Avrupa’da özellikle silahlanmaya yönelik sivil itaatsizlik protestoları en fazla karşılaşılan örnekler arasında. Avusturya’da yapılan bir eylem Gezi Parkı direnişi ile epey benzerlik gösteriyor: Eylemciler, liman inşası için kesilecek ağaçlara sarılmış. Dünyadaki çevre felaketlerine, doğa tahribatına dikkat çekmek için en yaratıcı ve olay yaratan eylemlere imza atanlardan biri de şüphesiz Greenpeace.

Türkiye’de de hafızalara kazınmış sivil itaatsizlik eylemleri arasında herhalde en çarpıcı olanlarıvicdani retçilerin askerlik yapmayı reddetmesi, cezaevlerinde uygulanan açlık grevleri, gözaltında kaybedilenleri unutturmamak için yıllardır her cumartesi Taksim’de buluşan Cumartesi Anneleri, Bergama’daki siyanürle altın arama faaliyetine yönelik bölge halkının mücadelesi olsa gerek. Türkiye’deki Gezi Parkı direnişinin de dünyadaki sivil itaatsizlik protestolarıyla örtüşen pek çok benzerliğinin olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçek. Bu değişim, bu yenilik, siyaseti ister istemez zorluyor, siyasetin bin yıllık ezberleri de bu farklı siyaseti, lidersizliğini, örgütsüzlüğünü anlamaya yetmiyor.

Yazıyı, Thoreau’nun sivil itaatsizliğinin birinci temel ilkesiyle bitireyim: “Bir insanın ülkesinin yasasından daha yüce bir yasa vardır, o da vicdan yasasıdır.”


pelincengiz@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums