PKK ve nihilizm

  • 29.10.2014 00:00

 6-7 Ekim olayları için Hüseyin Yayman “nihilizm” nitelemesi yapıyor. Esasen bu niteleme, içinde bulunduğumuz tarihsel gelişmeler bakımından anahtar bir işleve sahip.

Geçen yazıda PKK’nın iki farklı gündeminin bulunması sorunundan söz etmiştim.

Şizofreni, yani kişilik yarılması veyahut bir bedende iki farklı kişilik, Ortadoğu’nun, toplumsal meşruiyeti çok bulunmayan ideolojik tüm örgütlü yapıların psikolojisini tanımlayan bir kavram. Self-oryantalizmin ayrılmaz parçası...

Zira bu yapılar ideoloji ve siyaset felsefesi itibariyle bu coğrafyalara çok ait olmamakla birlikte, fiziki ve kültürel olarak bu topraklarda yaşıyor veya yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu ontolojik zorunluluk bu tür örgütlerin rasyonelleştirilmesi pek mümkün olmayan tepkiler vermesine yol açıyor. Diğer yandan ait bulundukları kültüre, içinde yaşadıkları toplumun rasyonelliğe çağıran soğuk gerçekliğinin dışında da kalamıyorlar. Bu örgütler başarı için büyümek zorundadırlar. Büyüdükleri ölçüde toplumsal gerçekliklerle ve taleplerle karşılaşırlar. İşte bu karşılaşmanın başladığı nokta, şizofreninin harekete geçtiği bir noktaya tekabül ediyor.

Bir yandan idealini kurdukları bir hedef peşinde koşmak isterler. Zira var oluş amaçlarını kaybetmek istemezler. Ama bunun için büyümek, yaygınlaşmak ve onaylanmak isterler. Lakin bunu yaptıkları takdirde de gerçeklikle temas kurmak zorunda kalırlar. Bu gerçeklik, toplumsallık ilişkisinin dayattığı bir gerçekliktir.

Kolay değildir.

Toplumsallık ilişkisinin dayattığı bu rasyonellik, bir noktada onları bir tercih yapma durumunda bırakabilir.

Ve bu tercih nedeniyle kişiliklerden birini sonsuza kadar ortadan kaldırabilir. Bu yüzden kolay değildir ve savrulmalara neden olabilir. Rasyonelleşme durumunda örgüt eski haliyle biter ve yeni bir aktöre dönüşür. Meşrulaşır.

Ancak eski kişiliğine dönüş tercihi de öne çıkabilir.

Lakin bu dönüş eski kişiliğin konforlu gerçekliğine dönüş şeklinde gerçekleşmez. Zira o bir gerçeklik değil ve üstelik şartlar değişmiş durumda. Tarihsel olarak gelinen aşama, bu geriye gidişi imkânsız kılar. Zorlanırsa, anakronizm olur. Gerçekte olan şey nihilizmden başka bir şey olmayabilir. Çaresizlik ve dünya ve toplum gerçekliğini ıskalamışlık, irrasyonelliği sıcak, cazip ve çekici kılar. Yok oluş, felsefi ve ideolojik bir güzelleme ile ambalajlanıp erdemlilik olarak sunulur ve bu “nihilizm”den başka bir şey değil.

Evet çözüm süreciyle birlikte PKK şizofrenik bir aşamaya geçti. Ama 6-7 Ekim felaketiyle nihilizme kaymış gözüküyor.

Bu yüzden PKK’nın ikili ajandasından söz etmek çok doğru olmayabilir ve yaşanan şey aslında örgüt psikolojisiyle açıklanabilecek bir kişilik sorunu olarak da görülebilir.

Türkiye’de son on yılda Kürtler bakımından neredeyse bir Rönesans yaşanmakta iken, bu kadar büyük bir kin ve hınç psikolojisine savrulmanın hiçbir makul gerekçesi yok. Rasyonelleştirilmesi çok mümkün değil. 90 yıl boyunca yaşanan katliamlara, asimilasyon ve inkârlara, yargısız infazlara, dil yasaklarına, kitlesel sürgünlere karşı gösterilmeyen kin ve öfke, tüm bu uygulamaların sona erdiği ve artık özgür ve gönüllü yurttaşlık temelinde bir toplum sözleşmesine doğru gidildiği, Kürtler açısından bir Rönesans’ın yaşandığı bir dönemde barbarca bir nefret ve kinin gerekçesi ancak psikolojik olabilir.

Bu tespit önemli ama yeterli değil. Zira kişiliklerden birinin tercih edilmesini tetikleyen başka faktörler olabilir.

Örneğin rasyonelleşmenin sonuçsuz bir yok oluşa yol açacağı korkusunu birileri tetiklemiş olabilir. Türkiye’nin kadim entelektüellerinin bu konudaki sicili biliniyor.

Bu coğrafyada normalleşmenin demokratikleşmeye bağlı olduğu, demokratikleşmenin ise çok ciddi bir tarihsel değişimi tetikleyeceğini bilen aktörler ve 3. gözleri de unutmamalı.

Aslında mücadele bu ve PKK’nın bu kişilik yarılması nedeniyle yaşadığı “bıçak sırtı” psikolojik durumu birileri çok iyi analiz etmiş ve ona göre eyleme geçmiş olabilir.

Bakalım yarılma nasıl gerçekleşecek ve hangi kişilik tarihe gömülecek?    

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Kanun Teklifi
    Kanun Teklifi
    2.06.2012 10:35

    1 - Cumhurbaşkanını halk direk seçerse bu ittihatçiler yandı... Seçilen ittihatçi bile olsa. 2 - Kabineyi cumhurbaşkanı seçsin başbakanlık kaldırılsın. Hükümetin başı cumhurbaşkanı olsun. hükümet üyeleri parlamento üyesi olamasın. 3 - il valilerini halk seçsin 4 - il emniyet müdürlerini halk seçsin. 5 - belediye başkanlarını halk seçsin. 6- parlamentoyu halk seçsin . (eskiden atatürk seçiyodu milletvekilini belediye başkanını) 7 - parti başkanı milletvekili ve kabine üyesi olamasın

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums