- 3.02.2016 00:00
Almanya Parlamentosu'nun Ermeni soykırımını tanıması, başka ülkelerin tanımasından çok daha sarsıcı bir şey.
Neden biliyor musunuz?
Almanlar bu konuda iğneyi değil, çuvaldızı kendilerine batıran bir ulus.
Onların neredeyse bütün hayatı Holokost'un etrafında dönüyor.
İlkokuldan itibaren, Nazilerin Yahudileri nasıl kestiğini anlatıp duruyorlar her Alman çocuğuna.
Sadece okul kitapları değil, sokakları bile “hatırlatıcılarla” dolu.
Berlin'de dolaşırken sokak lambalarında asılı metallerin üzerinde, “Bu sokakta Yahudi kurbanlar yaşardı”, “Naziler şunları yaptı” diyen ibareleri okuyabilirsiniz.
İşte o yüzden, geçmişte işlenen suçlar yüzünden sürekli olarak kendini kamçılayan bir ulusun parlamentosunun Türkiye'ye söylediği bir şeyi iyi anlamak gerekir.
Bugün yarın, “bir ulus olarak Almanya'ya karşı ne yapmamız” gerektiği konusunda yüzlerce nutuk dinleyecek, onlarca makale okuyacaksınız.
Bu nutukların hiçbirisinde Alman meclisinde kabul edilen yasada nelerden söz edildiğini hiçbir şekilde duymayacaksınız muhtemelen...
Mesela, kimse Alman Meclisinin Ermeni soykırımı nedeniyle Türk ulusunu değil, o dönemde iktidarda bulunan hükümeti ve “Jön Türkleri” suçladığını söylemeyecek.
Mesela, bu yasada, Ermenilerin yok edilmesinden dolayı, Almanya'nın da sorumlu tutulduğu ve Almanya'nın “yüz kızartıcı rolünden ötürü elem içinde” olduğunun söylendiğini muhtemelen duymayacaksınız.
Mesela, bu yasada, “Almanya'nın suçlu ve sorumlu olduğu Holokost'un biricikliğinin farkındayız” denildiğini, Ermeni soykırımından söz ederken, Almanya'da işlenen korkunç suçları gölgelemeye, sulandırmaya çalışmadıklarını kimse söylemeyecek.
Mesela, bu yasada Ermenilerin kurtarılması için mücadele eden Türklerin saygıyla anıldığından kimse söz etmeyecek.
Daha birçok şeyi söylemeyecekler sizlere...
Bunlar yerine, Almanya'nın bu yasayı kabul ederek Türkiye'ye karşı düşmanlık sergilediğinden bahsedecekler.
Hepimizin, hiç düşünmeden, hiç sorgulamadan Almanya'yı ve bu yasayı kınamamızı lanetlememizi isteyecekler.
Çünkü onlara göre bir insanın ülkesini sevmesi, hiçbir kusurun, hiçbir kabahatin kabul edilmemesi, büyük insanlık trajedilerinin bile hiç konuşulmadan üzerinin örtülmesi demek...
Galiba bizim en çok, bir insanın ülkesini sevmesinin ne anlama geldiği üzerine kafa yormamız gerekiyor.
Gerçek sevgi, geçmişte yapılan her şeyi meşrulaştırmaya çalışan bu milliyetçi anlayıştan çok daha sofistike, çok daha katmanlı bir şey gibi geliyor bana...
Ne dersiniz?
Yorum Yap