- 17.05.2016 00:00
Türkiye kızgın ateşin üzerine konulmuş bir düdüklü tencere gibi.
Biriken gazın çıkabileceği bütün delikler itinayla kapatılıyor.
***
Siyasi denklemde bir değişiklik ihtimali mi doğdu, MHP'nin kongre yapacağı otelin önüne TOMA'lar yığılıyor.
Kasaba mahkemelerinden, ülke çapında faaliyet gösteren bir partinin kongresini engelleyecek kararlar çıkartılıyor.
“Vesayet” kelimesini dillerinden düşürmeyenler, “sandığı” neredeyse bir fetiş gibi ikide bir kafamıza kakanlar, rakip siyasi partinin önünden sandığı alıp kaçırmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
***
Biraz varlık gösterdi, biraz inisiyatif kullandı diye milyonlarca insanın oylarıyla oraya gelen başbakan devriliyor; “milli iradeciler” bu işte hiçbir yanlış görmüyorlar.
Siyasi bir alternatif gibi görünmenin kefaretini ödemek için başbakanın istifa etmesi bile yetmiyor; onunla birlikte anılan Haliç Üniversitesi'ne kayyım atanıyor; onunla birlikte anılan Yeni Yüzyıl gazetesi kağıt baskıya veda etmek durumunda kalıyor.
***
Güneydoğu dünya savaşından çıkmış bir görüntü verirken, şiddet karşısında siyasete bel bağlayanların bütün umutlarını yok etmek istercesine HDP'lilerin dokunulmazlıkları kaldırılıyor tekme tokat…
Belli ki Selahattin Demirtaş'tan “Seni başkan yaptırmayacağız”ın hesabı sorulacak, en ağır bir biçimde…
***
Yargı, birazcık inisiyatif alıp iktidarı milim frenleyecek bir karar vermeye mi kalktı, hemen bir yasa tasarısıyla bütün yüksek yargıdaki hakimlerin işine son verme planı devreye sokuluyor.
***
Toplumda biriken öfkeyi, gerginliği azaltacak, azıcık olsun güven verecek fırsatlar itinayla harcanıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ısrarla “Alevi vatandaşlarınıza ayrımcılık yapıyorsunuz” diyor; hem AİHM kararına uyacak, hem Alevilerde rahatlama yaratacak bir cümlelik bir değişiklik yapıp Cemevlerini ibadet yeri olarak tanımak çok görülüyor bu ülkeye…
Onun yerine, hiçbir açıklamada bulunmadan, güven telkin edecek hiçbir jest yapmadan, Alevi yerleşimlerinin dibine Suriyeli mültecileri yerleştiriyorlar.
***
Ocağın üzerindeki düdüklü tencerenin düdüğünü birazcık açıp ülkeyi rahatlatmak yerine, tencerenin altındaki ateşin harını arttırıyorlar.
***
Din soslu, değişmez ve mutlak bir iktidar kurmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Ama bu düdüklü tencere patlarsa, geriye yönetecek bir ülke kalmayacağını hiçbir şekilde görmüyorlar…
Yorum Yap