- 6.02.2016 00:00
Bilirkişi raporu hazırlamışlar, Tahir Elçi'nin nasıl vurulduğu bilinemez demişler.
Oysa biz biliyoruz nasıl öldürüldüğünü.
***
Bu ülkede hep güvercinlerin öldürüldüğünü, öldürülmeden önce de hep güvercin tedirginliğiyle yaşatıldıklarını biliyoruz.
Krikor Zohrab'ların, Hrant Dink'lerin, Tahir Elçi'lerin halklar arasında köprüler kurduklarını, bu köprülerin yıkılmak istendiği zamanlarda, ilk olarak o köprüleri kuranların kurban edildiklerini çok iyi biliyoruz.
İnsanlar konuşmasın, halklar barışmasın diye militanlıktan, sekterlikten, keskinlikten en uzak olanların, sözü herkesin yüreğine değecek güçte olanların hedef alındıklarını çok iyi biliyoruz.
***
Tahir Elçi nasıl öldürüldü bilinemez diyorlar.
Onun nasıl öldürüldüğünü bu ülkede yaşayan herkes, bilinemez diyen sizler de çok iyi biliyorsunuz.
Onun bir tek cümlesinin nasıl ayıklanıp hedef haline getirildiğini hepiniz biliyorsunuz.
***
Mertçe ifade hürriyetine sahip çıkamayan, “Herkes bize çok ters gelse de dilediği görüşü savunabilir” diyecek cesareti olamayanların televizyon programlarına çıkmak gibi büyük bir günah işlemişti Tahir Elçi.
CNN Türk'teki o programdan sonra, bütün bağlamından koparılmış bir cümlesi göğsüne yafta yapılıp linççilerin önüne atıldı.
***
Bir baro başkanı olmasına rağmen, açık yüreklilikle ifade hürriyetini savunabilen barolar yoktu arkasında; bu barolar “yakalanıp” götürülmesine karşıydılar en fazla; ifade hürriyeti “toplumu şok eden”, “toplumun belli kısımlarını öfkelendiren” görüşler için de vardır, aksi takdirde ifade hürriyeti yoktur diyemediler.
***
Bu ülkenin en acil meselesi Tahir Elçi'yi yargılamak olduğu için ışık hızıyla bir iddianame hazırladılar hakkında.
Diyarbakır'ın ortasında, barosunda oturup tebligat bekleyen Tahir'i, “Nerede olduğu bilinmiyor, bulunamıyor” deyip derdest edip yaka paça İstanbul'a götürdüler.
***
Birileri iktidarlarını perçinleyecek diye, “anneler ağlamasın”dan, “sonuna kadar savaş” moduna geçilmişti, 'kim daha milliyetçi' yarışı başlamıştı, zaman kışkırtma zamanıydı, zaman bütün köprüleri yıkma zamanıydı, yeni kurbanlar lazımdı...
***
Kimsesizlerin kimsesini, faili meçhullerin avukatını, barışın elçisini kurban seçtiler...
Nefreti köpürttükçe köpürttüler.
Sonra o Dört Ayaklı Minare'nin altında silahlar patladı.
Hiç kimseyi vuramayan kurşunlar barış güvercini Tahir Elçi'yi vurdu.
***
Nasıl vurulduğu bilinemezmiş.
Hadi ordan be!
Kışkırtıcılarıyla, hazırlıkçılarıyla, yardım yatakçısıyla, tetikçisiyle, dört dörtlük bir cinayet duruyor ortada...
***
Biz o kurşun sesini nerde olsa tanırız; faili meşhurların, nasıl faili meçhul yapıldığını da çok iyi biliriz.
Yorum Yap