- 10.03.2016 00:00
Bir dairesine de bizim sahip olacağımız, yönetiminde eşit söz sahibi olacağımız bir siteye kapı bekçisi olduk diye kendi kendimizi tebrik etmemizi istiyorlar.
Üstelik de kapı bekçisi olarak da bize, günlerdir aç ve susuz olduğu için yürek dağlayan hıçkırıkları hiç dinmeyen bebeklerini kucaklarında taşıyan anneleri, babaları bu siteden kovma işini veriyorlar.
* * *
Yükleneceğimiz bu insanlık dışı iş için ara sıra bu sitenin avlusuna girip dolaşabilirmişiz!
Tam üyesi olacak yerde Avrupa Birliği'nin kapı bekçiliğine terfi ettiriliyoruz; bütün uluslararası sözleşmelere göre Avrupa Birliği üyesi ülkelere sığınma hakkı olan mültecileri Türkiye sınırları içinde tutma taahhüdünde bulunuyoruz.
Bunun karşılığında bir kaç milyar euro ve vize muafiyeti vereceklermiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına...
* * *
The Guardian'dan Simon Tisdall Türkiye'yle AB arasında varılacak göçmen anlaşmasını Gothe'nin Faust'unda anlatılan, ruhunu şeytana satma hikâyesine benzetiyordu.
İki taraf için de değerlerden, ilkelerden, insanlıktan taviz verilen bir anlaşma bu...
Türkiye Avrupa Birliği'nin mültecilere ilişkin uluslararası hukuku çiğnemesine göz yumacak, bunun karşılığında da AB Türkiye'nin insan hakları sicilini görmezden gelecek...
* * *
Yunan basınına yansıyan görüşmede AB Komisyonu başkanı Junker, Erdoğan'a isteği üzerine Türkiye'ye insan hakları alanında eleştiriler getiren ilerleme raporunun ertelendiğini söylüyordu.
Zaman gazetesine AB-Türkiye zirvesinden bir kaç gün önce el konuldu. Avrupa'nın çıkarları söz konusu olmasa bu el koyma nedeniyle o zirve Türkiye'nin şiddetle kınanmasına tanıklık ederdi.
* * *
O zirveye katılan AB liderlerinin 7 Mart tarihinde New York Times'ın başyazısında dile getirilen şu görüşlerden hiç de farklı düşünmediklerine emin olabilirsiniz.
Şöyle diyordu New York Times: “Türkiye bir zamanlar model bir Müslüman demokrasi olma yolundaydı; ama bugünden bakınca sayın Erdoğan'ın demokratik prensiplere inanmış olması ihtimal dışı görünüyor. Erdoğan'ın ülkesini demokrasi yolundan giderek daha fazla uzaklaştırması, Türkiye'nin, ortak değerler üzerine kurulmuş bir güvenlik ittifakı olan NATO'nun güvenilir bir üyesi olmaya devam edip edemeyeceği konusunda ciddi şüpheler ortaya koyuyor.”
Kısacası Türkiye'nin mülteciler için bir açık hava hapishanesi olması karşısında Türkiye'nin kendi vatandaşları için de bir açık hava hapishanesi olmasına göz yumuyorlar; sen bizim günahlarımızın üzerini ört biz de seni hâlâ Avrupa'ya yakınmışsın numarası yapalım diyorlar...
Yorum Yap