- 26.02.2016 00:00
Yılmaz Özdil dün köşesine notkoymuş, duruşmadaymış.
Hâkimlere, savcılara derdimizi anlatmaktan, ne yazıya kafa yormaya vakit kalıyor ne mecal, diye yazmış.
* * *
Salı günü yurt dışında olmasam, ben de duruşmada olacaktım.
Şimdilik sanık olarak değil, Ergun Babahan’ın devlet büyüklerimize ve akrabalarına yönelik sözlerinin hakaret olduğu iddiasıyla açılan davada “sanık” avukatıyım.
* * *
Daha geçen hafta, attıkları twitlerin başbakana hakaret içerdikleri iddiasıyla mahkûm edilen Sevgi Akarçeşme, Bülent Keneş ve Celil Sağır’ın davalarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdım.
Sevgi Akarçeşme; bu davada, herhalde Türkiye için de bir ilktir, yazdığı twitin altına bir başkasının yazdığı mesaj nedeniyle de cezalandırıldı.
* * *
Bir avukat olarak önüme gelen dosyalara, hakkında soruşturma açıldığını söyleyen köşe yazarı ve gazetecilerin davaya konu yazılarına, haberlerine bakınca korkunç bir gelişmenin meydana geldiğini gözlemliyorum.
Bu hakaret davaları ilk önce “yolsuzluktan”, “hırsızlıktan” bahseden yazılara karşı açılıyordu.
Bu davalar da uluslararası hukuk bakımından çok sorunluydu ama işte ‘eski Türkiye’de de bu tür davalar açılırdı.
Sonra, davalar “diktatör”, “otokrat” gibi lafları kullananlar için açılmaya başlandı, hadi bunlar da askeri vesayet döneminde olabilecek davalardı diyelim.
* * *
Ama bugün Sayın Cumhurbaşkanı’nın siyasi gelişmeleri manipüle ettiğini iddia eden yazılara bile soruşturma ve dava açılıyor.
İfade hürriyetini, eleştiri hakkını bütünüyle yalayıp yutacak bir büyük tsunami gibi bu davalar ardı arkasına açılıyor; doğru düzgün bir araştırma yapılmadığı için dava eşiğinin ne kadar düştüğünü savcı tarafından ifadeye çağrılıncaya kadar kimse anlamıyor.
* * *
İddia ediyorum, bugün, binlerce kez eleştirdiğimiz, yerden yere vurduğumuz askeri vesayet dönemlerinde bile açılması hayal edilemeyecek davalar açılıyor; gazeteciler mahkûm ediliyor.
* * *
Ben bu satırları yazdığım sırada Anayasa Mahkemesi Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğuna ilişkin hak ihlali tespit etti. Umarım Dündar ve Gül’ü çok kısa zamanda aramızda görürüz.
Umarım tutuklu bütün gazetecileri çok yakında aramızda görürüz.
Ancak hepsinin serbest bırakılması bile, arkadan gelen tsunami dalgası için tam bir dalga kıran etkisi yapmayabilir.
Anayasa Mahkemesi’nin demokrasi ve ifade hürriyeti için çok net bir duruş geliştirmesi gerekiyor.
Yorum Yap