- 28.01.2016 00:00
AKP’li “muhafazakârlar” tedavisi mümkün olmayan bir “iktidarsızlık” illetinden mustarip gibi görünüyorlar.
Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi mevkiye gelirlerse gelsinler, bir türlü, dört dörtlük bir “iktidar” duygusu yaşayamıyorlar.
Onlar için, hemen her zaman gelinmesi gereken yeni mevkiler, elde edilmesi gereken yeni mevziler var.
Bu iflah olmaz “iktidarsızlık” hastalığı, hep bir şeyin eksik olduğunu fısıldıyor kulaklarına ama tam olarak neyin eksik olduğunu bir türlü bilemiyorlar...
Ne kadar bina dikseler, eski rejimin sembolü olarak gördükleri şeyleri yerle bir etseler, saraylar inşa etseler, hiçbir zaman tam iktidar olma duygusu oluşmuyor.
Yine herhalde, böyle bir “tam iktidar olamadık” efkârı bastığı bir sırada, sayfalar dolusu yeni düzenlemeler hazırlamışlar, bundan böyle bütün yazılı ve görsel medya “geleneksel aile değerlerimize uygun” olacak, buyurmuşlar.
Daha şimdiden, huşu içinde gazete ve televizyonları poşete sokan muhafazakâr ahlak polisleri gözümün önünde canlandı bile...
“Efenim bu etek boyu kısa”, “burada göğüs çatalı görünüyo”, “burada kadın ve erkek arasında cinsi münasebet olduğu izlenimi oluşuyor”, diye diye televizyon programlarını makaslayacak, gazetelere uyarı üzerine uyarı yollayacaklar.
Bu “geleneksel aile değerlerinden” nasıl bir hapishane yaratmaya çalışacaklarını tahayyül etmek hiç de zor bir şey değil.
“Henüz tam iktidar olamadık” hissiyatının, bu alana el atmakta bu kadar geç kalmasına şaşmalı belki de...
Beyhude bir çaba olduğunu ve bir kulaktan girip diğerinden çıkacağını bilmeme rağmen, muhafazakâr kardeşlerimin kulağına, bu “geleneksel aile değerleri” konusunda biraz kar suyu kaçırmak isterim.
Ya, bu geleneksel aile değerleri dediğiniz şeyin çok iyi bir şey olduğuna emin misiniz gerçekten?
Mesela bana, bu ülkenin çekilmez bir yer olmasında en büyük pay, nedense tam da bu “geleneksel aile değerleriyle” ilgiliymiş gibi görünüyor.
Mesela bakın, neredeyse her gün ya karısını, ya sevgilisini öldüren adamlarda en küçük bir “geleneksel aile değeri” eksikliği görebiliyor musunuz?
Tam tersine, karılarını, sevgililerini delik deşik eden bu adamlar, o kadınları tam da bu geleneksel aile değerlerine ters düştüğü için öldürmüyorlar mı?
Kadın kişilik belirtileri gösterdiğinde, bağımsız bir birey olduğunu ortaya koyduğunda, bu geleneksel aile değerlerine göre büyümüş kardeşlerimizin kafasında her şey tuzla buz olmuyor mu?
Namus cinayeti diye, kardeşlerini, kızlarını öldüren abilerde, babalarda bir “geleneksel aile değeri” eksikliği görebiliyor musunuz?
Bu ülkenin bilumum patolojik davranış biçimlerini uygulayan insanların, geleneksel aile değerleri dışında, başka değerlere göre mi büyüdüğünü düşünüyorsunuz?
Mesela biz dünyada en fazla linç girişiminde bulunulan ülkelerden birisiyiz.
Şimdi bu linççiler, Robert Kolej’den, Boğaz kıyısındaki yalılardan falan mı yetişiyor?
Gidip bakın bakalım linççi kardeşlerimizin içinde bir tane bile geleneksel aile terbiyesi almamış adam bulabilecek misiniz?
Yere düşene vuranlara, yetim hakkı yiyenlere, yolsuzluk hırsızlık yapanlara, alavere dalevere çevirenlere gidin bakın bakalım bunlar Avrupa’dan, Amerika’dan falan mı gelmişler buraya?
Bizim sorunlarımızın mehaz kaynağı tam da bu “geleneksel aile” ve onun ikiyüzlü değerleridir muhafazakâr kardeşlerim.
Ahlakı bacak arasına, dini şekli merasimlere, disiplini boyun eğmeye indirgeyen tam da bu bizim geleneksel aile değerlerimiz değil midir?
Ama tabi yapacak bir şey yok, sizin bir türlü iktidar olamama duygunuzla, en yüce manevi değerlere yine sizin sahip olduğunuz fikri sabitiniz birleşince, eh artık insanların ne izlediğine, ne okuduğuna kadar her yere burnunuzu sokmanız mukadderattır.
Bütün televizyon ve gazeteleri geleneksel poşetlere sokun bakalım, özlediğiniz iktidar olma duygusuna ulaşabilecek misiniz?
Yorum Yap