- 24.10.2015 00:00
İnsan harbiden çok merak ediyor.
Bu lafı söylemeden beş dakika önce Sayın Davutoğlu’nun aklından ne geçiyordu acaba?
* * *
Mesela, tren garı önünde parçalanan çocukların fotoğrafları mı gözlerinin önünde canlandı?
“Biz bu canlı bombaları neden tutuklamadık” diye mi sordu kendi kendisine?
* * *
Soma davası devam ediyor ya, “Yahu arkadaş nasıl oldu bu korkunç felaket, o kadar insanın ölümünde bizim hiç mi sorumluluğumuz yok” diye mi sordu kendisine?
* * *
Ne bileyim, gökyüzüne bakarken bir uçak gördü de Uludere’de insanların çoluk çocuk demeden hava bombardımanıyla parçalanması mı geldi aklına; “Biz o insanlardan bir özrü neden esirgedik” diye mi düşündü?
* * *
Önündeki kalabalığa bakarken İsmail Korkmaz’a benzeyen bir çocuk gördü de, Eskişehir’de karanlık bir sokakta 19 yaşında bir çocuğun döve döve öldürülmesinin dehşetiyle mi karşılaştı bir anda?
* * *
O konuştuğu yerde, Suriyeliler vardı da, onlar Suriye’deki iç savaşı mı aklına getirdi? “Yahu bu savaşın bu kadar korkunç bir hale gelmesinde bizim hiç mi payımız yok” diye mi sordu kendisine?
* * *
Ya da ne bileyim, “Paralel maralel derken, işi nasıl oldu da kreş basmaya kadar vardırdık” diye mi düşündü...
* * *
Cizre’de sokağa çıkma yasağı sırasında insanların ekmek bile alamadıkları, ölülerini buzdolabında sakladıkları mı geldi aklına?
* * *
Sayın Davutoğlu, bir toplantıda, dili sürçüp de “Nerede bir zalim varsa yanında olacağız” demeden beş dakika önce neler geçiriyordu aklından acaba?
Şu 13 yıllık devri AKP döneminde o kadar çok şey oldu ki...
Her birisi, bırakın bakanı makanı, başka bir ülkede bütün hükümeti istifa ettirirdi...
Ama onlar, hiçbir fire vermeden dimdik ayakta durdular...
* * *
Nokta’da yayınlanan AKP günlükleri, aslında belli konularda parti içinde de bir hesaplaşma olduğunu ama dışarıya karşı rol yapıldığını gösteriyor. Hemen bir sansürle o yayınlar durduruluyor...
Ama işte, vicdanın sansürü de bir yere kadar.
Sayın Davutoğlu’nun dili sürçüyor...
Bu sürç-i lisan bir şeyler anlatıyor...
Yorum Yap