Anadolu’dan sayısız uygarlık geldi geçti.
Ama biz bu ülkenin geçmişinde sadece Osmanlı İmparatorluğu varmış gibi yaşıyoruz.
Tabi imparatorlukla kurduğumuz ilişki de “Neslin deden ceddin baban” düzeyinde...
O imparatorluğun çok kültürlü, çok dinli yapısı da bizim kendimizi tarifimizin dışında...
Bizans “kahpe”, ondan öncesi de neredeyse hayali bir masal gibi.
* * *
Neden böyle, neden bu ülkenin tarihiyle bu kadar mesafeliyiz?
Anadolu’nun harcını karan Yunanlılar, Romalılar neden uzayda bir koloni kadar uzaklar bize?
Neden, bir Roma kalıntısına yabancı ülke toprağına girer gibi giriyoruz?
* * *
Tabi bu kadar mesafenin sonuçları da gözümüzün önünde...
Anadolu’nun dört bir tarafı korkunç viraneye dönmüş tarihi kalıntılarla dolu...
* * *
Fakat Anadolu’nun tarihi mirasıyla kurduğumuz ilişkide son yıllarda çok daha farklı düzeyde trajik gelişmeler yaşanmaya başladı.
* * *
Sadece son yıllarda Türkiye’nin değişik yerlerinde yaşanan restorasyon fecaatlerine bir bakın...
Hatay Arkeoloji Müzesi’nde Roma mozaiklerinin bir katliama tabi tutulduğuna tanık olduk...
O güzelim mozaikler, onları restore edenlerin elinde korkunç bir karikatüre dönüştüler.
Kimisinin suratı davul gibi şişti, kimi mozaiklerin bütün renkleri uçtu gitti...
İznik Ayasofya Camii’nin restorasyonu trajikomik bir şekilde sonuçlandı. Tarihi camiye camdan bir kapı yaptılar...
Cenevizliler’den kalma Ocaklı Ada Kalesi, öyle bir “restore” edildi ki, hiç kimsenin artık onun bir tarihi eser olduğuna inanması mümkün değil; gıcır gıcır bir burç diktiler.
Tekfur Sarayı’nı restore ediyorum derken tatil köyü görünümlü bir bina yarattılar.
Mimar Sinan Külliyesi’ni restore ediyorum derken, iç bahçesini boydan boya camla kapladılar.
Bugünlerde de Aspendos’un halini görüyoruz. Yüzyılların izlerini taşıyan merdivenlerin arasına kar beyazı mermerler yerleştirdiler.
* * *
Nasıl oldu da bu restorasyon işleri, bu kadar acemi ellere düştü?
AKP’nin adam kayırmacılığı bu restorasyon işlerine kadar sirayet edip böyle fecaatler mi yaratıyor?
* * *
Bağımsız ve şeffaf bir soruşturma yürütülmediği müddetçe, bu felaketlerin nasıl yaşandığını tam olarak öğrenme imkanımız olmayacak...
Ama bugünlerde, tarihi eserleri “restore” ediyoruz diyenlerin, onları tanınmaz hale getirerek yeniden inşa ettiklerine hiç şüphe yok.
Yorum Yap