- 22.07.2015 00:00
Hayalet kente dönen Kobani, çocukların neşeli çığlıklarıyla yaşama sevincine kavuşacaktı...
Türkiyeli ağabeyleri, ablaları oyuncak ayılar, minik arabalar, irili ufaklı toplar, oyuncak bebekler getireceklerdi onlara...
Oyuncaklarla oynayan çocukların çığlıkları, onlar için kreş boyayan Türkiyeli üniversite öğrencisi ağabeylerinin ablalarının hayat dolu seslerine karışacaktı...
Savaşın yerle bir ettiği bu küçük kasabada küçük çocukların sevinçleriyle, yüzlerce, binlerce kilometre uzaklardan gelen ağabeylerin, ablaların sevgileri harman olup umuda dönüşecekti...
* * *
Ama olmadı, olamadı...
Kobanili çocukların oyuncakları, Türkiyeli gençlerin kanlarıyla boyandı...
Umut hiçbir zaman yeşermesin diye, küçücük çocuklara kafa kestiren barbarlar, Türkiyeli üç yüz gencin arasına girip bombayı patlattılar, onlarca çocuğumuzu öldürüp, yüzlercesini de yaraladılar...
* * *
Şimdi bize diyorlar ki, zaman birbirimizi suçlama zamanı değildir; zaman birlik olma zamanıdır; zaman birlikte mücadele etme zamanıdır...
Tabii bunların hepsini yapalım da, ama ilk önce sizin bir hesap verdiğinizi, gerçek bir vicdan muhasebesi yaptığınızı da görelim...
* * *
Mesela, Kobani protestosuna katılan, Suruç’ta öldürülen, Cebrail Günebakan’ın ağzını yırtan polisinizin, İstanbul’da bayram namazı kılan IŞİD militanları karşısında neden süt dökmüş kediye döndüğünü açıkladığınızı duyalım...
Mesela, nasıl olup da gazetelerinizde PYD’nin IŞİD’den daha tehlikeli olduğunu söyleyen manşetlerin atıldığını izah eden bir açıklama duyalım...
Mesela, IŞİD Musul’a ilerlerken, onları bir tehdit olarak algılamayan, konsolosluk çalışanlarına yerlerinde kalmaları gerektiğini söyleyen zihniyetle hesaplaşıldığını görelim...
Mesela, IŞİD’çileri yakalamak yerine, IŞİD’çilerin kol gezdiği iddialarını dile getiren gazetecileri gözaltına aldıran valinizi görevden aldığınızı görelim...
Mesela, Suriye’ye kamyonlarla silah ve cephane gönderenleri cezaevine koyduğunuzu, o kamyonları durdurdukları için cezaevine koyduğunuz savcıları ve askerleri de serbest bıraktığınıza tanık olalım...
Mesela, Gezi protestolarında yaralananlara tıbbi bakım verdi diye Hatay Tabip Odası yöneticileri hakkında soruşturma açan Sağlık Bakanlığınızın, IŞİD’çilerin Türkiye’deki hastanelerde tedavi edildiğine dair yüzlerce iddiayı samimiyetle soruşturduğunu duyalım...
Mesela, saplantılı bir inatla sürdürdüğünüz Suriye politikanızın kökünden değişikliğe uğradığını görelim...
* * *
Bunların hiçbirisini yapmadan, “Şimdi birlikte mücadele etme zamanı” diyerek karşımıza çıktığınızda, söyledikleriniz bir kulağımızdan girip diğerinden çıkıyor...
Biz şu anda sadece Suruç’ta kolları bacakları kopan çocukların, ölen çocukların annelerinin yürek dağlayan çığlıklarını duyuyoruz...
Yerlerde üzerinde kan ve deri olan oyuncaklar, bu katliamı yapan korkunç bir örgüt ve onların destekçilerini görüyoruz...
Yorum Yap