- 27.06.2015 00:00
İlk önce, olay Almanya’da olmuş, bu ayrımcılık orada yaşayan bir Müslüman’ın başına gelmiş gibi anlatayım diye düşünüyorum...
Öyle anlatılınca, anlaşılır mı gerçekten? Aleviler’in Türkiye’de uğradığı ayrımcılık ve aşağılanmayı inanılmaz bir ısrarla görmek istemeyenler, aynı olay bir yabancı ülkede, bir Müslüman’ın başına gelmiş gibi anlatılırsa, anlarlar mı?
Sonra, böyle anlatmak bile beyhude bir çaba gibi geliyor bana...
* * *
Dümdüz anlatayım: Balıkesir’in Edremit İlçesi’nde seçim günü yolda gördüğü kaplumbağayı ezilmesin diye almak isterken bir motosikletin çarpması sonucu ölen Kemal Divrik’in cezaevinde bir oğlu varmış. Cenaze cemevinden kaldırılacak diye mahpus Doğan Divrik’in cenazeye katılması büyük bir olay olmuş...
İlk önce oğula, babasının cenazesine sadece defin aşamasında katılabileceği söylenmiş. Ardından akrabaların uzun uğraşları sonucu cemevindeki cenaze törenine katılmaya izin verilmiş. Ama onun için de cemevinin “insansızlaştırılması” koşulu getirilmiş. Yetmemiş, jandarma cemevinin morg bölümünde “güvenlik” araması yapmış; cenaze bile kefeninden çıkarılıp aranmış...
* * *
Çok daha detaylı bir anlatım HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun Meclis’e verdiği soru önergesinde ve Evrensel Gazetesi’nde yazdığı köşesinde mevcut.
Kenanoğlu, soru önergesinde bütün bu önlemlerin, mahpusların cemevi dışındaki ibadethanelerde düzenlenen cenaze törenlerine katılması durumunda da uygulanıp uygulanmadığını soruyor...
Ben daha açık sorayım, jandarma camide düzenlenen cenaze törenlerinde de caminin gasilhanesine girip arama yapıyor mu, cenazeyi kefeninden çıkarıp ne var ne yok diye bakıyor mu?
* * *
Balık baştan kokuyor işte...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi cemevlerini ibadethane olarak tanımadığı için mahkûm etti. Üstelik bu mahkûmiyette, “sen Alevi vatandaşlarına ayrımcılık yapıyorsun” dedi...
* * *
İnsan hakları ihlalleri deyince, sadece Mısır’da Müslüman kardeşlere uygulanan zulmü görenler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin alınlarına yapıştırdığı, “vatandaşlarına ayrımcılık yapan hükümet” damgasını görmüyorlar;
aynada dönüp de kendi yüzlerine hiçbir şekilde bakmıyorlar...
* * *
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir zamanlar Kürt köylerinin yakılması üzerinden tarihinde hiç olmayan içtihatlar üretmişti. Mesela, evlerinin yakılmasının yaşlı köylülere izlettirilmesini “insanlık dışı muamele” olarak nitelemişti AİHM...
Cenazenin kefenden çıkarılıp arandığı bu olay da AİHM’e
giderse, “ayrımcılık” ve “insanlık dışı muameleye” ilişkin daha önce hiç örneği olmayan yeni içtihatlar oluşacaktır...
* * *
Bir hükümet en üst perdeden, vatandaşlarının bir bölümünün ibadet yerini, ibadet yeri olarak tanımadığını söylediğinde, iş oradaki cenaze töreninde kefenin içinin aranmasına kadar varabiliyor...
Ayıptır, yazıktır...
Yorum Yap