Uzun yıllar önce Türki Cumhuriyetler’den birisinde bir avukat kendi ülkesinin adalet sistemini bir fıkra gibi anlatmıştı.

“Burada” demişti, “Bir suçtan ne kadar ceza alacağın tamamen vereceğin rüşvete bağlıdır. Şu kadar rüşvet verirsen ömür boyu hapis on seneye iner. Şu kadar verirsen beraat edersin. Şu kadar verirsen de, seni şikayet edeni içeri tıktırırsın.”
İnanamaz gözlerle bu meslektaşımı dinlemiştim o zaman. Fakat biz sanırım, meslektaşımın anlattığı fıkrayı Türkiye’de bir boyut daha öteye taşıdık.

                                              * * *

Rüşveti çıkartıp, yerine “eğer nüfuzlu birilerine dokunulmuşsa, hakimler bile içeri tıkılabilir” dersek Türkiye’nin adalet sisteminin içine düştüğü acıklı durumu anlatabiliriz.
Tutuklanan hakim ve savcılardan sonra şimdi de görevlerinden ihraç edilen savcıları gördük.

                                              * * *

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görevden ihraç etme kararı verdiği yargıç ve savcıların tamamı, 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında rol almış hukukçular.

HSYK bu savcıları deyim yerindeyse “medeni ölüm”e mahkûm etti. Çünkü aldıkları bu cezalar onaylanırsa avukatlık da dahil, hukuk diplomalarını kullanarak hiçbir iş yapamayacaklar.

                                              * * *

Hürriyet’ten Oya Armutçu’nun haberine göre savcılar ve hakim, kısaca şu gerekçelerle bu cezaları almışlar: Savcı Öz, Dubai tatilinin parasını işadamı Ali Ağaoğlu’na yüklemiş. Savcı Kara, Reza Zarrab’ın telefonlarını usulsüz olarak dinletmiş. Savcı Yüzgeç, 17 Aralık soruşturmasında somut belge ve bilgi olmadan“gözaltı” kararı vermiş. Hakim Karaçöl, 23 dakika boyunca bazı kişilerin mal varlıklarına el koymuş.

                                              * * *

Bu savcı ve hakimlerin ibreti alem için cezalandırıldıklarını, zülfü yâre dokundukları için hayatlarının mahvedilmeye çalışıldığını görmemek için insanın çok yoğun bir çaba sarf etmesi lazım.

Ortada somut belge bilgi olmadan göz altına aldın, telefon dinledin dediğiniz soruşturma için neden dört bakanınız istifa etti?

Velev ki, bu savcı ve hakimlerin bazı hataları, kusurları olmuş olsun verilecek ceza meslekten ihraç etmek midir?

                                             * * *

“Uyarma”, “aylıktan kesme”, “kınama”, “kademe ilerlemesini durdurma”, “derece yükseltmesini durdurma” ve “yer değiştirme” cezalarının hepsini birden atlayıp nasıl olup da meslekten ihraç kararı verilebildi?

                                             * * *

HSYK’nın kendi web sitesinden önceki kararlarına şöyle göz ucuyla bakmak bile bu savcı ve hakimlere karşı nasıl kaba bir çifte standardın uygulandığını gösteriyor.

Bu savcı ve hakimleri meslekten ihraç eden HSYK, fuhuş yapıldığı için mühürlenen evi açtırmaya çalışan ve kendisine fuhuş yapacak kadın ayarlamaya çalışan hakime“yer değiştirme” (2010/76) cezası vermiş.

Ülkeye izinsiz silah ve mermi sokan ve çok sayıda suçtan yargılanan sanıkla arkadaşlık kurup ona davalarında yardımcı olabileceği intibaı vererek 3000 lira para alan hakime de “yer değiştirme” cezası (2010/53) vermiş.

                                            * * *

Fakat söz konusu olan yolsuzluk soruşturması yürüten savcılar olunca, sanıkları dinletmek, gözaltı kararı vermek bile “mesleğin şeref ve onurunu zedeleyen” bir suça dönüşüveriyor.

Adalet sisteminin tamamını bir şakaya, bir fıkraya dönüştürüyorlar.

Fakat bu fıkra insanı hiç güldürmüyor, içini acıtıyor sadece...