- 23.03.2015 00:00
İzleme komitesi yanlış...
Dolmabahçe toplantısı yanlış...
10 madde yanlış...
Erdoğan bir anda barış sürecinde yapılan her şeyi yanlış bulmaya başladı.
Öcalan’ın Nevruz mesajını önceden okudu da ona mesajdan duyduğu memnuniyetsizliği mi ifade ediyor?
Selahattin Demirtaş’ın “HDP oldukça sen başkan olamayacaksın”mesajına böyle mi cevap veriyor?
Hükümete, bu işin asli ve en önemli aktörü benim, siz inisiyatif alamazsınız mı demek istiyor?
Başkanlık hayali için HDP’nin baraj altında kalmasını elzem gördüğü için, bütün masanın üzerindekileri boşaltmak da dahil her şeyi göze mi alıyor?
Mesela Erdoğan’ın izleme komitesi için söyledikleri bütünüyle yanlış, dünyada olup biten tecrübelerle yakından uzaktan alakası yok.
Dünyada başarıya ulaşmış barış süreçlerinde, bir üçüncü göz hep var; bu bazen sivil toplum, bazen Birleşmiş Milletler, bazen başka bir ülke olmuş...
Barış süreci için, görüşmeleri İstihbarat örgütü götürür diyor.
Evet, dünyanın başka ülkelerinde de silahlı örgütlerle görüşmeler/temaslar bir yere kadar gizli kapaklı götürülmüş ama iş müzakerelere geldiğinde, iş nihai barışı tesis etmeye geldiğinde hükümetler, parlamentolar devreye girmiş...
Türkiye gerçekliği açısından, bu işi İstihbarat örgütü götürür demek,Kürt meselesine ilişkin atılacak adımların hiçbir zaman, bütün parlamentoya mal edilememesi demek; bu işin hep Erdoğan’la Öcalan arasında pazarlık düzeyinde kalması demek...
Erdoğan’ın barış sürecinde her şeyi bir anda yanlış bulmaya başlaması, bu süreçte olup bitenleri ancak kendi siyasi hesaplarına hizmet ettiği ölçüde doğru bulduğunu gösteriyor...
Mehmet Altan uzun bir süre önce, Kürt meselesinin çözümünde bir paradoksa dikkat çeken önemli bir yazı kaleme almıştı. Yazının başlığında Altan, “Batıda faşizm, doğuda özerlik mi” diye soruyordu. Yani, Kürt meselesini çözüyoruz derken iş özerklik karşılığında Erdoğan’a ülkenin batı tarafında dilediği rejimi kurmasına mı varacaktı?..
Selahattin Demirtaş’ın kendi parti grubunda, HDP olduğu sürece Erdoğan’ın başkan olamayacağını söylemesini ve barajı aşmak için büyük bir gayret içinde olmalarını çok önemsiyorum. Bu köşede daha önce de yazdığım gibi, barajı aşmış bir HDP’nin Kürt sorununun çözümünde hayati bir rol oynayacağını düşünüyorum.
Ama hükümet sistemini değiştirmeyi ve ülkenin ilk başkanı olmayı birinci hedef olarak önüne koymuş bir Cumhurbaşkanımız var. Onu bu hedefine ulaştıracak Meclis aritmetiği de, ya HDP baraj altında bırakılarak veya Meclis’e girse bile gerçek bir inisiyatif kullanacak güç ve bağımsızlıkta olması engellenerek başarılabilir.
Erdoğan’ın Kürt meselesine ilişkin çıkışlarını, onun başkanlık arzusunu hiçbir zaman hatırdan çıkarmadan değerlendirmek gerekiyor...
Yorum Yap