- 24.01.2015 00:00
12 yaşında sırtından 13 kurşunla vuruldu Uğur Kaymaz. Mardin Kızıltepe’de polisin yaptığı operasyon sırasında ayağında terlikleri vardı. Yıl 2004’tü...
İnsan hakları savunucusu Eren Keskin 2005 yılında katıldığı bir panelde Kaymaz’ın polis kurşunlarıyla öldürülmesine isyan etti, “Devlet 12 yaşındaki bir çocuğu öldürecek kadar vahşi bir anlayışa sahip” dedi...
Uğur Kaymaz’ın katilleri beraat ettiler. Eren Keskin ise, bu sözlerinden dolayı daha birkaç gün önce 301. maddeden 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Onu mahkûm eden mahkeme “Keskin’in sabıkalı kişiliğini” gerekçe göstererek cezayı ertelemeyi reddetti. Yani, Yargıtay da onarsa, Keskin cezaevine girecek...
Böyle çarpık bir adalet sistemi olabilir mi? Nasıl bir adalet sistemi 12 yaşındaki çocuğun katillerini serbest bırakırken, bir çocuğun öldürülmesine isyan eden bir insanı cezaevine gönderebilir?
Zihni sinir gerekçeler...
Keskin’in 301. maddeden aldığı bu mahkûmiyet, diğer vahim pek çok gelişmeyle birlikte bize, insan hakları alanında büyük bir süratle geriye döndüğümüzü, işlerin çok kötüye gittiğini gösteriyor.
Ama bu durumu görmemek için olağanüstü büyük bir ısrar içinde olanlar, Keskin’in mahkûmiyetine bile acayip “zihni sinir” gerekçeler bulmayı başarabildiler. Sosyal medyada, geçmişte verdikleri demokrasi ve hak mücadelesine saygı duyduğum bazı aydınların şaşırtıcı yorumlarını okudum. Keskin’in mahkûmiyetinin eski Türkiye’yi korumak isteyen yargının hükümete yaptığı bir komplo olduğunu söylüyorlardı.
İnsan bir kere olayları belli bir şekilde okumaya karar vermesin, istediğini görme konusunda hiçbir sınır tanımıyor.
Neden Türkiye’de hâlâ bir 301. madde var? 301’in hikâyesini bir hatırlamaya çalışın. Merhum Hrant Dink 301. maddeden mahkûm olup, katili de “Onu Türklüğe hakaret etti diye öldürdüm” deyince hükümetin üzerinde büyük bir baskı oluşmuştu. Fakat yapa yapa bir makyaj değişiklik yaptılar, bir türlü bu maddeyi kaldıramadılar. Dediler ki, bundan sonra 301’den davalar Adalet Bakanı’nın izniyle açılabilsin.
Cansiperane savunma yaptı
Nitekim Eren Keskin hakkında açılan davaya dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in izin vermesiyle devam edilebildi.
AİHM Taner Akçam davasında Türkiye’yi 301 nedeniyle mahkûm etmesine rağmen AKP bu maddeyi kaldırmadı.
Maddeyi kaldırmayan bu hükümet, yargılama iznini veren bu hükümet, ama mahkûmiyet adliyenin hükümete karşı bir komplosu oluyor, öyle mi?
Aynı hükümet, Kaymaz’ın vurulmasını haklı göstermek için AİHM önünde de cansiperane savunma yaptı. AİHM 2013 Şubat’ında Türkiye’yi mahkûm etti, bu mahkûmiyete göre davanın yeniden açılması polislerin tekrar yargılanması gerekirdi.
Ama onlar yerine Eren Keskin yargılanıp mahkûm edildi.
Bunların hiçbirisinden dolayı bu hükümet sorumlu değil öyle mi?
Bu kadar ileri demokrasi karşısında insan gerçekten söyleyecek bir şey bulamıyor...
Yorum Yap