Yazımı yazmak için Ekrem Dumanlı serbest mi bırakılacak yoksa tutuklanacak mı onun belli olmasını bekledim.

Ama artık çok kısa bir zamanım kaldığı için, bu önemli gelişmeyi bilmeden yazımı kaleme alıyorum.

Adnan Menderes’e, Yassıada mahkemesinde “sizi buraya gönderen irade böyle istiyor” diyorlar ya, Dumanlı’yı oraya gönderen iradenin de onun tutuklanmasını istediği muhakkak.

Eğer Dumanlı serbest kalırsa bu Avrupa Birliği’nden gelen baskının, Türkiye’de bu son operasyona gösterilen tepkilerin yarattığı etkiyle olacak.

Tutuklanması halinde ise, onu oraya gönderen iradenin her şeyi göze aldığı sonucuna ulaşmak gerekir.

Aslında bu yazıda söyleyeceklerimi birkaç saat önce beni arayan bir muhabire söyledim ve şimdi internette Cihan Haber Ajansı’nın haberinden kendi demecimi görüyorum.

Daha büyük müdahalelerin ilk adımı

Oradan kısa bir özet yapayım:

Ben bu “paralel operasyonunun” medyaya yönelik çok daha büyük müdahalelerin ilk adımı olduğunu düşünüyorum.

Şimdi Zaman’a yapılan bu müdahale, belki yarın Cumhuriyet’e, diğer gün Hürriyet’e yapılacak. Hep bir bahane olacak ama paralel yapı ama başka bir şey.

Basına yönelik müdahaleler, bütün medya bir zombiye dönünceye kadar devam edecek.

Hiç kimse, gazeteciler de dahil olmak üzere, ceza soruşturmasından muaf olamaz. Ama siz, hükümetle sürtüşme halindeki bir gazetenin genel yayın müdürünü gözaltına alıyorsanız eğer, ilk akla gelecek olan şey bunun bir susturma çabasının sonucu olduğudur. Böyle bir durumda hiçbir hükümet, hazırlanması belki bir yılı bulacak bir iddianamenin açıklanmasını bekleyin diyemez. Gazetecilere yönelik suçlamaların neler olduğunu, bunların delillerinin neler olduğunu kamuoyuna açıklamak soruşturma makamlarının yükümlülüğüdür.

Ciddi insan hakları ihlalleri var

Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve diğer davalarda ciddi insan hakları ihlalleri ve belki de soruşturma makamlarının cezai sorumluklarını gerektiren fiiller meydana gelmiştir. Bunların soruşturulması Türkiye demokrasisi için bir kazanç olacaktır. Ancak bu soruşturmaların, her türlü siyasi baskıdan uzak bağımsız mahkemeler eliyle yapılması gerekir.

Şu anda yürütülen “paralel yapı” soruşturmaları, adeta bir savaşa hazırlanır gibi, özel yasaların, özel yargıçlıkların kurulduğu bir sürecin sonunda gerçekleşiyor. O yüzden Dumanlı ve Karaca’ya yapıldığı ileri sürülen hukuksuzlukların hiçbiri şaşırtıcı değildir.
Bugün Türkiye’de tamamen otoriterleşen ve attığı her adım bir diğer kötü adımı çağıran bir iktidar var. Özgürlükleri kısıtlamaya başladığınız zaman bir süre sonra kartopu etkisi yapar, çığ gibi büyür yaptığınız işler. O battığınız bataklıktan kurtulmak için daha beterini yaparsınız. Maalesef AKP iktidarı da böyle yapacak gibi görünüyor. Attığı adımlar bunu gösteriyor.