- 12.12.2014 00:00
Muhteşem bir evde yaşayan ama bir gün bile huzur bulamayan bir aile gibiyiz.
Dünyanın en güzel ülkelerinden birisinde yaşıyoruz, ama bir türlü özgür olamıyoruz; bir türlü bu ülkenin güzelliklerinin tadını çıkaracak bir ruh dinginliğine ulaşamıyoruz.
* * *
Bazen bu yaşadıklarımızın, bu ülkede geçmişte işlenen ve bir türlü yüzleşilmeyen günahların bir kefareti olduğunu düşünüyorum. Sanki, bin bir zulümle bu ülkeden kovulan, mallarını, canlarını kaybeden gayrimüslimlerin ahı çıkıyor. Sanki üzerimizde hiç gitmek bilmeyen bir lanet bulutu dolaşıyor.
* * *
Katliamlar, çatışmalar, darbeler ve bütün o birbirini boğazlamalardan sonra, tam normal bir demokrasiye geçiyoruz derken, bu defa da bize, din soslu bir tek parti ve tek adam diktatörlüğü layık görülüyor.
* * *
Sürekli horlanan, dışlanan, “kenar mahalle” çocukları, ancak bahçıvanlığına layık görüldükleri malikâneye taşınacak ve herkes de huzur bulacaktı. Öyle diyordu benim çok sevdiğim bir dostum. Ama o “kenar mahalle çocuklarının” öylesine bitmek bilmez bir kini, öylesine derin bir intikam duygusu varmış ki, asla bir toplumsal barışa, bir kucaklaşmaya, gerçek bir toplum olmaya izin vermiyorlar.
* * *
Şimdi onlar, “Hepiniz bizim gibi yaşayacaksınız” diyorlar. “Biz bu ülkeyi anaokullarından itibaren yeni bir hayat tarzına hazırlayacağız”; dindar nesiller yetiştireceğiz, diye ekliyorlar.
* * *
Bütün bunları yapabilmek için, bütün okulları fiilen birer imam hatipe dönüştürüyorlar. Büyük davamız var deyip, perde arkasında kotarılan fetvalarla, ihalelerden alınan paralardan devasa havuzlar oluşturuyorlar. Bütün medyayı sürekli padişahı öven bir saray soytarısına dönüştürmeye çalışıyorlar. Hukuku, istediklerini asıp kesebilecekleri, kendilerinin ise hiçbir suçtan yargılanmayacakları bir hizmetkâra dönüştürmek istiyorlar. Bin bir bahaneyle her gün bir özgürlüğümüzü elimizden alıyorlar. Güvenlik yasası deyip, neredeyse sokağa çıkmayı bir suç haline getiriyorlar ki, büyük gösterilerle, protestolarla karşılaşmadan yollarına devam edebilsinler...
* * *
Bunlar karşısında eski günlerin nostaljisini yaşayan hatırı sayılır bir kitle de var Türkiye’de. Gizli gizli ya da açık açık, askerin geri dönmesini arzulayanlar var.
* * *
Bu ülkede, gelecekte bir demokrasi olacaksa, bu ülke gelecekte bir huzur bulacaksa, bizi “askeri bir diktatörlüğe” layık görenlere de, “dini bir diktatörlüğe” layık görenlere de geçit vermeyerek olacak.
Şiddeti reddederek, hukukun ayaklar altına alınması karşısında direnerek, sabırla, metanetle, demokrasiye daha fazla inanarak, yerine başka bir diktatörlük getirmeye kalkmadıkça, diktatörlüklerin sonsuza kadar sürmeyeceğine inanarak olacak.
Bir gün bu ülke de hiç kimsenin bir diğerine dayatmadığı, herkesin özgür olduğu bir yer olacak...
Yorum Yap