Dünyanın başka yerlerinde çok basit tedbirlerle önlenebilen maden kazalarının katliama dönüştüğü bu ülkede...

İşin fıtratı, falan deyip bütün sorumluluğu üzerinden atan bu iktidarın yönetimi altında...
İşin fıtratında kazalar ve korkunç felaketler olan bir işe gözü kapalı bir şekilde giriveriyoruz.

Bu ülkenin kuzeyinde, Sinop’a ve güneyinde Mersin Akkuyu’ya birer nükleer santral kurulacak.

                                                                  * * *

Kuzeyine santrali, 2011 depremiyle hasar gören ve bugün bile her Allah’ın günü denize tonlarca nükleer atık sızdıran Fukuşima nükleer santralinin sahibi olan Japonlar yapacak.

Güneye santrali de 1986 yılında infilak ettiğinde, Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarının 100 katı radyasyon açığa çıkaran Çernobil nükleer santralini inşa eden Ruslar yapacak.

                                                                  * * *

Her iki nükleer santral de deprem bölgeleri üzerine inşa ediliyor. Akkuyu ÇED raporunun bu deprem riski hiç yokmuş gibi hazırlandığı söyleniyor.

Uluslararası çevre örgütü Greenpeace’in (Yeşilbarış) geçtiğimiz ekim ayında kamuoyuna açıkladığı bir rapor, Akkuyu’ya inşa edilecek nükleer santrali çok daha ürkütücü bir hale getiriyor.

                                                                 * * *

Greenpeace’in raporunun başlığı şöyle: “ROSATOM RISKS, Exposing the troubled history of Russia’s state nuclear corporation” yani “ROSATOM RİSKLERİ, Rusya devletinin nükler işletmesinin problemli tarihini ifşa etmek.”

Greenpeace’in, “problemli tarihine” ilişkin 25 sayfalık rapor hazırladığı Rosatom, Akkuyu’ya nükleer santrali dikecek olan Rus işletmesinin ta kendisi.

Greenpeace şöyle diyor: “Rosatom, yolsuzlukla, nükleer santrallerine ilişkin güvenlik ve kontrol standartları konusundaki kaygılarla anılan bir iş ortağıdır.”

                                                               * * *

Greenpeace’in bu raporu ne kadar doğrudur, yanlıştır bunu bilemem...

Ama hiçbir konuda tedbir almayan, bu ülkede meydana gelen her sorundan kendisi dışında herkesi sorumlu tutan bu iktidarın, bu nükleer santraller konusunda işin ötesini berisini çok da düşündüğünü zannetmiyorum. 

                                                               * * *

Çernobil’de bugün bile ot bitmiyor. Mutasyona uğramış bebekler hilkat garibeleri gibi dünyaya geliyor; insanlar kanserden ölüyor...

Ve Türkiye hiçbir riski tartışmadan, oldubittiye getirilerek, nükleer santrallere kapı aralıyor; önümüzdeki onlarca, yüzlerce seneyi ipotek altına alıyor...
Belki de korkunç bir felaket geliyorum diye bağırıyor ve bizler bütün kuvvetimizle kulaklarımızı tıkıyoruz.