- 29.11.2014 00:00
Hıristiyanlığın iki mezhebinden birisinin liderine büyük saygı gösterirken, diğerini sürekli olarak aşağılıyor, iteliyor ve değersizleştiriyoruz.
* * *
Hıristiyanlığın Katolik mezhebinin ruhani lideri papa, bugün Türkiye’de bir devlet başkanı gibi karşılanıyor. Kendisine en yüksek mertebede protokol uygulanıyor.
* * *
Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinin ruhani lideri ekümenik patrik Bartholomeos ise devletteki muhatabının Eyüp Kaymakamı olduğu bir din adamı muamelesi görüyor.
* * *
Papaya en yüksek protokolü uygulayan AK Parti hükümeti, Hıristiyanlığın diğer mezhebinin dünya çapındaki liderinin, “ekümenik” sıfatını tanımıyor; sen Rum patriğisin diyor. Ama kendisinin adlandırdığı şekliyle yani “Rum patrikhanesi” olarak bile, Ortodokslar’ın dini kurumlarına tüzel bir kişilik tanımıyor.
* * *
Bugün papaya en yüksek düzeyde protokol uygulayan AK Parti hükümeti ve Erdoğan, Hıristiyanlığın diğer büyük mezhebinin liderlerinin, yani patriklerin yetiştiği, Heybeli Ada Ruhban Okulu’nu kapalı tutuyor. Bu okulun yeniden açılması için Atina’da bir cami açılması şartını koşuyor. Okulun karşılığının cami olamayacağını, zaten insan hakları alanında da “karşılıklılık” diye bir şey olamayacağını tamamen gözden kaçırıyor.
* * *
Peki neden Hıristiyanlar’ın bir ruhani lideri büyük saygı gösterilecek bir devlet başkanı gibi karşılanırken, diğerine “mahallenin imamı” muamelesi yapılıyor? Bunun bir kısmı tarihi ezberlerin devamından kaynaklanıyor. Kendisini tabu yıkıcı zanneden AK Parti, söz konusu dini azınlıklar olduğunda devletin en kadim korkularına sarılıyor; bütün ezberleri tekrar ediyor. O yüzden de ecdadımız diye övündüğü Fatih Sultan Mehmet’in güçlendirmek için elinden gelen her şeyi yaptığı Ortodoks patrikhanesini, bir “tehdit” olarak görüyor ve sürekli olarak zayıflatmaya çalışıyor.
* * *
Kendisine gerçek bir özgüven duymayan, bireyler, toplumlar ve yöneticiler için “saygı” ancak dışarıdakine, uzaktakine duyulabilecek bir şeydir. “Kendisinden” olana saygı duyabilmek ancak öz saygısı yüksek olanların sahip olabileceği bir haslettir. Türkiye kendisine gerçek bir özgüven geliştirdiği gün, sadece Katolikler’in değil Ortodokslar’ın da dünya çapındaki ruhani liderine saygı gösterecektir. Tıpkı o gün Sünniler’in, Aleviler’in dini önderlerine; herkesin dini inançlarına ve inançsızlığına saygı duymayı da öğreneceği gibi...
Yorum Yap