- 1.11.2014 00:00
Bir ülkeyi bir mesleki grup yönetiyorsa eğer, onların çalışma alanı o ülkenin en büyük sorunu haline gelir.
Örneğin, kendi tecrübemizden, askerlerin yönettiği bir ülkenin neye benzediğini çok iyi biliyoruz.
* * *
“Hiçbir dönemde olmadığı kadar büyük tehditler altındaki ülkemizde” nutuklarını çok dinledik.
Türkiye’nin üç tarafının denizlerle dört tarafının da düşmanlarla çevrili olduğu kafamıza çakıldı.
Dışımız da içimiz de düşmanlarla kaynıyordu.
* * *
Bütün eğitimini, psikolojisini, var oluşunu “düşmanla” çarpışmak üzerine kurmuş olan bir meslek grubunun yönettiği bir ülkede “düşmandan” bol ne olabilirdi ki?
Solcular, Kürtler, dindar Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diğerleri ülkenin iç düşmanı haline geldiler ve kendilerine savaş ilan edildi.
28 Şubat’tan sonra dindarlar “düşman” ilan edilmenin ne demek olduğunu çok acı bir şekilde öğrendiler.
* * *
2000’li yıllarda bir anda hayali bir Hıristiyan istilasına maruz kaldık;
“misyonerler” MGK’nın Kırmızı Kitabı’na girdiler ve sonra rahip Santoro, Hrant Dink cinayetlerine, Malatya misyoner katliamına tanık olduk. Birileri durumdan vazife çıkarmış ve düşmanları ortadan kaldırmaya karar vermişti.
* * *
İşte tam da bu nedenlerle, bu ülkede demokrasiye inanan hemen herkes askeri vesayetle savaşında AKP’nin arkasında durdu. Normal bir ülke olalım, asker son derece saygın olan kendi işini yapsın, kimse düşman ilan edilmesin, kimseye karşı savaş ilan edilmesin, suçu olanlar mahkemeler tarafından cezalandırılsın istedik. Bu ülkeyi sadece seçimle gelen siviller, demokratik kaidelere riayet ederek yönetsin istedik.
* * *
Ama dün öğrendik ki, bu iktidar, bu devletin eski Kırmızı Kitabı’nı tozlu raflardan çıkarmış, öfkeyle, hırsla, bu kitaba bazı vatandaşların adını “düşman” olarak yazıyor. Bu düşmanlara karşı devlet bütün kurumlarıyla savaş açsın istiyor.
Zannediyor ki, kendi adının yazılı olduğu önceki sayfaları kıvırınca, beyaz bir sayfa açılacak. Zannediyor ki, gaipten çağırdığı eski zamanın ruhu bu defa ona hizmet edecek.
Demokrasinin olduğu yerde Kırmızı Kitap’ın; Kırmızı Kitap’ın olduğu yerde de sivillerin iktidarının olamayacağını göremiyor.
Kırmızı Kitap’ın sayfalarını karıştırırken Pandora’nın kutusunun kapağını kaldırıyor...
Yorum Yap